100 milyon Euro yatırım yapacağız

21 Mayıs 2020
Mobilya, dekorasyon ve inşaat sektörlerine MDF, MDF-LAM, panel, profil ve parke üreten Antalya merkezli AGT'nin temelleri 1984 yılında Ahmet Söylemez tarafından küçük bir atölyede atıldı.
AYŞEGÜL SAKARYA PEHLİVAN
asakarya@ekonomist.com.tr

17-30 Mayıs tarihli sayıdan 

2014'te MDF üretim tesisi kuran ve küresel oyuncu olma hedefi koyan şirket, bu sürecin ardından kurumsal yapısını güçlendirmek için yönetim kuruluna bağımsız bir üye almaya karar verdi. Bu dönemde şirketin yolu Didar Sevdil Yıldırım ile kesişti. 2014-2017 yılları arasında AGT'de bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak çalışmaya başlayan Yıldırım, şirketi yeniden yapılandırdı.

Yıldırım, 2019 yılında şirkete genel müdür olarak geri döndü. Bugün 80'den fazla ülkeye ihracat yapan AGT 2019'da yaptığı yatırımla kapasiteyi ikiye katladı. Şirket, üç yılda 100 milyon Euro civarında yatırım planlıyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle yatırım takviminin değişebileceğini söyleyen Yıldırım ile AGT'deki değişimi ve yeni dönemi konuştuk.

AGT'de ne gibi değişimlere ön ayak oldunuz?

AGT, dinamik bir şekilde büyüyen bir aile şirketiydi. 2014 yılıyla beraber kurumsallaşma yönünde çok önemli adımlar attı. Şirkete bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak katıldığım bu dönemde ERP sisteminin uluslararası büyümeye hizmet edecek şekilde geliştirilmesi, finansal altyapının güçlendirilerek olası piyasa risklerine karşı dayanıklı hale getirilmesi, tedarik zincirinin yeniden organize edilmesi, pazarlama fonksiyonunun ön plana çıkarılması, Turquality marka programına kabul edilişimiz, bu dönemde yaşadığımız belli başlı değişimler arasındaydı.

Ortadoğu ülkeleri ve Rusya başta olmak üzere daha çok bölge coğrafyasına ihracat yaparken, Kuzey Amerika ve Avrupa pazarlarında da kuvvetli bir yer edinme hedefini koyduk. İhracatta 30'a yakın olan ülke sayısını, önce 60 bugün ise 90 eşiğine ulaştırdık.

Coğrafik kompozisyonu ise, büyüme dinamikleri sıkıntılı ülkelerden daha güvenli pazarlara doğru kaydırdık. Karlılığa olduğu kadar risk yönetimine de büyük önem verdik. Türkiye gibi kur şoklarına açık bir ekonomide büyüme potansiyelimizi korumak için, operas-yonel hedge'e özellikle dikkat ettik; bu kapsamda bir yanda ihracatta büyürken diğer yandan da hammadde tedariğimizi büyük ölçüde iç piyasadan temin etmeye yöneldik.

Sözgelimi, sektördeki genel uygulamadan farklı olarak yüzde 100 yerli odun kullanımıyla üretim yaparken, bir yandan da bölgemizde ormanlık arazinin gelişimine katkıda bulun-duk.Biz büyürken, Antalya bölgesinin orman kaynaklarını da büyüttük. Operasyonel karlılığa, risklerin erken teşhis ve yönetimine önem veren yaklaşımımız sayesinde, 2018 kur krizi AGT'yi teğet geçti.

İhracatın cirodaki payı ne kadar?
Ciroda ihracat iç pazar oranı yüzde 50-50 civarında. Şu an en büyük pazarımız Kanada ama hedef pazarımız Kuzey Amerika kıtası. Avrupa'da çok büyüğüz. Neredeyse satış yapmadığımız ülke kalmadı. Kanada da bizi yıkıcı teknolojiler yapan bir şirket olarak görüyor. Kanada'yı Amerika kıtasına girişin kapısı olarak kullandık. ABD'ye ihracata başladık. Katma değeri yüksek ürünlerle rekabetçi pazarlarda Türk bayrağını dalgalandırıyoruz.

Koronavirüs salgını nedeniyle büyüme hedeflerinizde bir revizyon yaptınız mı?

2019 yılında 1,2 milyar TL ciroya ulaştık. AGT olarak 2020 yılına çok iyi bir başlangıç yapmıştık. İkiye katladığımız kapasitenin daha üzerini de zorlayan bir büyüme potansiyelimiz vardı. Covid-19'un mart ayında dünyada ve ülkemizde yayılım hızı, ne yazık ki pazarları ciddi anlamda bozdu. 2019 sonunda devreye giren fabrika sayesinde 2020'de kapasitede yüzde 80 artış ve ciroda yüzde 55-60 büyüme öngörüyorduk.

Her sektörde ve her ülkede olduğu gibi, yaşanan bu derin küresel sağlık krizi büyüme hedeflerini tabii ki aşağıya çekti. Süreci dinamik bir portföy yönetimi gibi ele alıyoruz. Krizin seyri karşısında olası senaryolara karşı çevik ve hazır olabilecek şekilde hazırlık yapıyoruz. İlaç ya da aşı gibi olumlu bir haber pazarda kısa sürede dramatik bir iyileşme sağlayabilir.

Halka açılmayı planlıyor musunuz?

Kurumsal ve teknik altyapımızdaki değişikliklerin bir çoğu aynı zamanda sermaye piyasalarına açılma yönündeki kararlı duruşumuzun da bir parçası. Finansal altyapımız gibi SPK normları düzeyinde risk yönetim ve kurumsal yönetişim uygulamalarımız da büyük ölçüde hazır. Piyasa dinamikleri ve büyüme iş stratejilerimiz dahilinde doğru zaman geldiğinde halka açılmayı da düşünüyoruz.

Yeni yatırım planı var mı?

2019'da yaptığımız yatırımla kapasiteyi ikiye katladık. Kapasiteyi yüzde 80 artıran yatırımımız geçen aralık ayında bitti. Denizli'de Çardak Böl-gesi'nde 600 bin metrekarelik bir arsa aldık. Yani ocak ayında bir sonraki yatırımın hazırlıklarına başladık. Ancak içinde bulunduğumuz durumda Denizli'deki yatırımın ne zaman devreye gireceğini öngöremiyoruz.

MDF panel üretimine yönelik bir yatırım olacak. Yapacağımız yatırım kapasitemizi yüzde 30-50 arasında artıracak. 2013'ten bu yana 280 milyon Euro yatırım yaptık. Bunun 112 milyon Euro'sunu geçen yıl yaptık. Dolayısıyla bunu birebir tekrarlayamayız. Önümüzdeki üç yıl içinde 100 milyon Euro civarında yatırım planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde yatırım takvimi netleşecek. Covid-19 salgını bu süreci etkeleyebilir.

AR-GE'ye ne kadarlık yatırım yapıyorsunuz?

AR-GE'ye ciromuzdan yüzde 3 pay ayırıyoruz. Teknoloji anlamında dünyanın ilk beşinde yer alan şirketlerle yarışıyoruz. Türkiye'de kendi sektörümüzde ilk AR-GE merkezini biz kurduk. Suya dayanıklı parke, kendi kendi iyileştiren panel ürettik. Bu ürünlerle farklılaşmayı başardık.
KORONAVİRÜS TEDBİRLERİNİ ALIYORUZ"
"Şirket olarak koronavirüsün 17 Ocakta duyurulduğu ilk günden bu yana gelişmeleri çok yakından takip ettik ve proaktif bir şekilde tedbirler aldık. Salgının başladığı Çin başta olmak üzere Asya Pasifik Bölgesi'ne yönelik satış, pazarlama aktivitelerimizi önce yavaşlattık, peşi sıra ise durdurduk. Çin bizim bu yıl ciddi atılım yapmayı planladığımız bir coğrafyaydı. Ancak hızlı bir aksiyonla uluslararası fuarlara katılımı iptal ettik.

Tedarik zincirinde ciddi problemler yaşanabileceğini öngörerek, hem kritik hammaddelere yönelik tedbirler aldık hem de salgının küresel ekonomiyi yavaşlatıcı etkilerini dikkate alarak bazı kalemlerde fazla stok tutmadık. Diğer taraftan, olası dalgalanmalara karşı da her zaman yaptığımız gibi aktif-pasif dengemize, nakit akışımıza dikkat ettik."