1 milyar $ cirolu bir şirket olmak istiyoruz

07 Aralık 2017
Türkiye’nin en büyük yerli sistem entegratörü KoçSistem, yeniden yapılanmaya giderek teknoloji şirketine dönüşme yolunda adımlar atıyor. KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, “Geliştirdiğimiz ürünlerin yurtdışında satılmasını hedefliyoruz.

GÖZDE YENİOVA
gyeniova@ekonomist.com.tr

Önümüzdeki beş yıllık dönemde beş ülkede ofis açmayı planlıyoruz” diyor. Akarca, hedeflerinin 1 milyar dolar cirolu bir şirket olmak olduğunu söylüyor. Koç Grubu’nun sistem entegratörü şirketi KoçSistem’deki yeniden yapılanma çerçevesinde, Mehmet Ali Akarca, 1 Nisan 2017’de KoçSistem Genel Müdürlüğü görevini Mehmet Nalbantoğlu’ndan devraldı.

Akarca, son olarak Türk Telekom Grubu’nda Kurumsal Müşteri Başkanı ve Kurumsal İş Birimi Genel Müdürü olarak görevini sürdürüyordu. KoçSistem’in yeniden yapılanma sürecini ve gelecek planlarını Mehmet Ali Akarca ile konuştuk. Hedeflerinin 1 milyar dolarlık bir şirket olmak olduğunu söyleyen Akarca, “Bu Türkiye’de iddialı bir hedef ama planladığımız gibi giderse zor değil. Şu an 1 milyar TL civarında ciromuz bulunuyor. Hizmet gelirlerinde ve yönetilen hizmetlerde sektörde birinci sıradayız” diyor.

Akarca’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Sizinle birlikte başlayan yeni dönemde KoçSistem'de neler yapılması planlanıyor?
Türkiye’nin en büyük yerli sistem entegratörüyüz. Bu pazarda hizmet gelirleri anlamında en fazla gelir bizde. KoçSistem olarak 81 ilde hizmet veriyoruz. 500’ün üzerinde yazılım mühendisimiz var. Amacımız, sistem entegratöründen daha dijital iş yapan teknoloji şirketine dönüşmek. Çünkü sistem entegratörü işi, bölge açısından önemli bir iş. Hizmet bakımı ve saha işleri açısından bu işlerin yapılması gerekiyor. Ama bizim gibi şirketlerin biraz daha dijitalleşmesi de lazım. Son birkaç yıldır bunun için çalışmalara başladık. Bundan sonra kendi ürünlerimizi yapacağız.

Bunlar ne gibi ürünler olacak?
Bundan önce şirketler bize geliyordu ve biz onlara özgü çözümler geliştiriyorduk. Burada kazandığımız know how’ı kullanarak dikeylerde çözüm yaratmaya çalışacağız. Bir otomobil fabrikasındaki makinelerdeki arızayı ölçebiliyorsak, bu analizi çoklu hale getirerek diğer otomobil fabrikalarında da yapabilmeliyiz. Ya da başka bir fabrikada uygular hale gelmek istiyoruz. Türkiye’de üretimin maliyet avantajı yüzde 20 civarında. Gelişen ülkelerde bu yöntem uygulanıyor. Çünkü gelişmiş ülkeler üretimi gelişen ülkelere kaydırdı. Yeni teknolojilerle birlikte ise üretimde yüzde 40’a varan verimlilik sağlanıyor. O nedenle artık nerede üretim yaptığınızın önemi kalmıyor.

Teknoloji şirketine dönüşme sürecinde ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Artık daha ürün bazında gidiyoruz ve bu uzmanlığı da beraberinde getiriyor. Örneğin kendi geliştirdiğimiz leasing paketi ürünümüz artık birçok şirket tarafından kullanılıyor. Dijital dönüşüm altında veri analizini koyuyoruz. Bu konuda yeni bir departman kurduk. Daha önce bünyemizde olmayan bu konuda uzman çalışanları da işe dahil ettik. Kendi içimizdeki ekiplerden çevik ekipler kurmaya başladık ve farklı alanlarda daha hızlı yazılım geliştiriyoruz. Neredeyse 80 yıllık bir şirket olmamıza rağmen şirketin yüzde 72’si gençlerden oluşuyor. Farklı dikeylerde de yoğun çalışıyoruz. Bugün 62 şirketin SAP sunucuları bizim bünyemizde bulunuyor. Bu oran her geçen gün artıyor. Üç veri merkezimiz var. Bunlara yatırım yaparak büyütüyoruz. Bulut bilişimle birlikte bunun önemi de artıyor.

Hangi alanlara odaklanıyorsunuz?
Sistem entegratörü olarak her zaman ana işimizi devam ettireceğiz. Onun dışında nesnelerin interneti, veri analitiği, güvenlik ve sektörlere has çözümler bizim bundan sonraki dönemde üzerine eğileceğimiz alanlar. Çok geniş alanda ürün portföyümüz var ama biz bazı alanlara odaklanıyoruz. Nesnelerin internetinde 2 milyona yakın sensörü kurup takip eder durumdayız. Bir operatörün 3 bin baz istasyonunun uzaktan takibini yapıyoruz. Bunu elektrik direğinde de kullanabilirsiniz. Çözümleri farklı yerlerde kullanma esnekliği bize hız katıyor. Güvenlik ve veri analitiği alanında çözümlerimiz var. Verileri raporlama haline getirmeye çalışıyoruz. Fabrikaların birbiriyle iletişimi ya da perakende şirketinin müşteri profilini çıkarabiliyoruz.

Yerli ürün geliştirmeyle hedefiniz nedir?
Kendi geliştirdiğimiz ürünlerimizin yurtdışında satılmasını hedefliyoruz. Şu an Azerbaycan’da şirketimiz var. 15-20 civarında ülkede operasyonumuz bulunuyor. Önümüzdeki beş yıllık dönemde beş ülkede ofis açmayı planlıyoruz. Şu anda baktığımız 10’u aşan ülke var. Üç saatlik uçuş mesafesindeki yerlere bakıyoruz. Doğu Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu pazarı bizim için bu anlamda uygun. Gelirlerimizin yüzde 15-20’sini yurtdışından elde etmek istiyoruz. Bu, hizmet ihracatı ve çalışanlarımızın başka alanlarda deneyim kazanması açısından önemli. Farklı alanlarda başka şirketlerle stratejik işbirliklerini de değerlendiriyoruz.

Beş yıllık süreç sonunda nasıl bir büyüklüğe sahip olmayı hedefliyorsunuz?
Biz 1 milyar dolarlık bir şirket olmak istiyoruz. Ona göre planlarımızı yapıyoruz. Bu Türkiye’de iddialı bir hedef ama planladığımız gibi giderse zor değil. Şu an 1 milyar TL civarında ciromuz bulunuyor. Hizmet gelirlerinde ve yönetilen hizmetlerde sektörde birinci sıradayız. Bin 400 çalışanımız bulunuyor. Her yıl da TL bazında yüzde 20-25 civarında büyüyoruz.

AR-GE'deki çalışmalarınız için ne diyeceksiniz?
Şu anda dokuz tane AR-GE patentimiz var. AR-GE altında yenilikçi çözümler geliştiriyoruz. AR-GE’de 100’e yakın çalışanımız var. Üniversite ve şirketlerle birlikte çeşitli geliştirmeler yapıyoruz. Geliştirilen yeni teknolojileri de inceliyoruz. Örneğin Dijital Signage ürünümüzü İspanya’da otel grubuna sattık. Bunu AR-GE departmanımızda geliştirdik. Kendi geliştirdiğimiz 12-14 civarında ürünü şirket bünyesinde de kullanıyoruz.