TALİP YILMAZ tyilmaz@ekonomist.com.tr
GÖZDE YENİOVA SAYLAK gyeniova@ekonomist.com.tr
CEREN ORAL BALABAN coral@ekonomist.com.tr
Anlık haber akışının yoğunluğu ve piyasaların haber akışlarına duyarlılık düzeylerinin yüksekliği dikkate alındığında yorum yapmanın, tahminde bulunmanın hayli zor olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreçte de öncelikli olarak varlıkların korunması için yatırım çeşitliliğinin doğru kurgulanması, risklerin en aza indirilmesi gerektiği yorumları yapılıyor. Özellikle yüksek seyredebilecek volatiliteyi kaldırabilecek risk seviyesine sahip yatırımcılar için BİST-100 fırsat sunarken, daha temkinli yatırımcıların altın ve bono ağırlıklı ürünleri tercih edebileceği kaydediliyor.
Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan korona-virüsün bir salgın haline gelerek gittikçe yayılması tüm dünyanın gündemindeki en temel konu. Virüsün Çin ve Asya ile sınırlı kalmayıp ABD ile Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinde de görülmesi, küresel endişeleri her geçen gün daha da yükseltiyor.
Vaka sayılarının ve ölümlerin gün geçtikçe artmasıyla ülkeler tarafından alınan karantina ve sokağa çıkma yasağı gibi tedbirler ekonomi tarafında da endişeleri büyütüyor.
Bu endişelerle beraber birçok ülkeden arka arkaya ekonomiyi desteklemek için tedbir paketi açıklamaları geliyor. Koronavirüsün ekonomi üzerinde yarattığı baskı nedeniyle ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerdeki merkez bankaları faiz indirimleri ve likidite koşulları üzerinde pozitif etki yaratabilecek adımlarla bu endişe ortamında piyasaları desteklemek için çabalıyor.
Ancak gelinen noktada borsalar çok sert kayıplar yaşarken, ons altın ve petrol gibi emtialar değer kaybetmeye devam ediyor. Merkez bankalarının hamlelerine rağmen, dolar gelişmekte olan ülke (GOÜ) para birimlerine karşı değer kazanmayı sürdürüyor. Gelinen noktada 'güvenli liman'ın neresi olduğu ve varlıkların nasıl korunabileceği sorularına yanıt aranıyor. İşte bu kritik noktada uzmanlara ne yapılması gerektiğini sorduk.
PORTFÖYLER NASIL ŞEKİLLENDİ?
Öncelikle bu kadar yüksek kayıpların yaşandığı ve koro-navirüs etkisinin daha ne kadar süreceğinin soru işaretleri taşıdığı noktada, uzmanlar portföy tercihlerinin çok önemli olduğuna vurgu yapıyor.
Yılın ilk yarısı için değerlendirme aldığımız yedi kurumun yöneticisinin ortalama portföy dağılımına baktığımızda, hisse ve altının önde olmaya devam ettiğini görüyoruz. Her iki yatırım aracının da portföylerde yüzde 30'lar seviyesinde yer bulduğu görülüyor.
TL tarafında faizlerin iyice düşmesiyle birlikte öneriler yüzde 15-20 bandında kalmış durumda. Döviz tarafı da yüzde 10-15 seviyelerinde.
Yabancı sermayeli bir portföy yönetim şirketinin üst yöneticisi, dünyada finans piyasalarının koronavirüsün yarattığı riskleri çok şiddetli fiyatladığını söylüyor. Aynı yetkili, "Varlık değerleriyle ilgili inandığımız tüm gerçeklerin alt üst olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Hemen her ülkede karar vericilerin hem parasal hem de mali tedbirleri süratle devreye sokmasına rağmen hızını kesmeden devam eden satışlar kısa dönemde sağlıklı bir öngörü yapmayı zorlaştırıyor" diyor. Bu yetkili, önümüzdeki birkaç hafta içinde dalga boylarının bir nebze azalmasını ve hisse senetleri dahil varlık fiyatlarının bir taban oluşturmaya başlamasını bekliyor.
HİSSE UCUZ AMA...
Alternatif Yatırım Genel Müdürü Attila Penbeci, borsada değerlemeler oldukça cazip seviyelere gelse de koronavirüs salgınının süresini ve ekonomiye etkilerini görmeden bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapmanın güçlüğüne dikkat çekiyor.
Bu nedenle hisse senedi ağırlığını düşük tuttuklarını söyleyen Penbeci, şöyle devam ediyor: "Küresel dolar talebinin devam etmesi nedeniyle portföyün yüzde 35'ini dolar ve altın olarak oluşturduk.
TL mevduat ağırlığımızı yüzde 30'da tuttuk. Faizlerde potansiyel düşüşün anapara kazancından yararlanabilmek amacıyla portföyün yüzde 20'sini tahvil/bonoya ayırmanın uygun olacağını düşünüyoruz."
TEB Portföy Araştırma Direktörü Pınar Uğurluoğlu, özellikle yüksek seyredebilecek volatiliteyi kaldırabilecek risk seviyesine sahip yatırımcılar için BİST-100'ün fırsatlar sunduğu yorumunu yapıyor. Uğurluoğlu, daha temkinli yatırımcılara ise altın ve bono fonları öneriyor.
DOLARDA 6,50 ÖNEMLİ
Küresel dolar likidite sıkışıklığı ve yüksek talep, doları diğer paralar karşısında güçlü kılıyor. Başta Avrupa Merkez Bankası (ECB) olmak üzere merkez bankalarından gelen hamleler piyasalarda kısa süreli bir rahatlama yaratsa da yatırımcıların dolar talebi artıyor.
Koronavirüs kaynaklı gelişmeler küresel piyasaların yanı sıra Türk varlıkları üzerinde de etkili oluyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçen haftaki faiz indirim kararı sonrası da dolar kuru yükseldi ve 6,50 TL sınırına dayandı.
Ağustos 2018’den sonra ilk kez 6,50’nin üzerine çıkan dolar/TL ardından 6,52’ye kadar yükseldi. Yapılan tahminlerde 6,25-6,50 aralığı öne çıksa da yılın ilk yarısı için 6,75’e kadar çıkış bekleyenler de var.
Hükümetin Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı’nın ardından 100 milyar TL’lik ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketinin açıklamasıyla düşüşe geçen kur ardından tekrar yükseldi. Yatırımcıların küresel politika yapıcılar tarafından açıklanan ekonomik ve finansal teşvik önlemlerinin etkinliğini değerlendirmesiyle kazançlarını genişlettiği ifade ediliyor.
Analistler, koronavirüs salgınına ilişkin haber akışının ve ekonomi yönetimlerinin aldığı tedbirlerin gündemin odağındaki yerini koruduğunu belirterek, teknik açıdan dolar/TL’de 6,55’in direnç olarak izleneceğini kaydediyor.
BORSADA NE OLUR?
Borsa İstanbul da yurtdışı piyasalara benzer şekilde sert kayıplarla karşı karşıya. İdlib meselesi öncesinde 23 Ocak'ta 123.556 seviyesini gören borsa endeksi, 11 Mart'ta Sağlık Bakanlığı'nın yurtdışından gelen bir Türk vatandaşının koronavirüs test sonucunun pozitif çıktığını açıklamasıyla kayıplarını artırdı.
12 Mart'ta endeks yüzde 7,2 düşüş kaydetti. Sonrasında da düşüşler devam etti. Geçen hafta içinde en düşük 82.000 seviyeleri görüldü. Sert düşüşlerin ardından tepki alımlarının gelmesiyle endeks 87.000'lere kadar yükseldi.
Peki, bundan sonraki süreç için borsada ne öngörülüyor? Piyasalarda volatilite çok yüksek olduğu için uzmanlar tahmin yapmakta zorlanıyor.
Ancak yapılan tahminlerde yılın ilk yarısı için 80.000-100.000 aralığı öne çıkıyor. Bu dönem için yatırımcılara verilen ortak öneri ise soğukkanlı kalarak 'bekle-gör' politikası izlemek ve panik alım-satımlardan kaçınmak olarak ifade ediliyor.
İş Yatırım ekonomistleri, piyasaların 'küresel durgunluk' olasılığı üzerinde durduğunu söylüyor. Kurum, Asya'dan Ortadoğu'ya, Avrupa'dan Amerika'ya ve tüm kuzey yarımküreye yayılmaya başlayan koronavirüsün dünya ekonomisinde ani bir duruşa yol açacağı ve yeni bir küresel krizi tetikleyeceği senaryosunun fiyatlandığını aktarıyor.
İş Yatırım, "Büyük ticaret ortaklarımız Avrupa ve Ortadoğu'nun durgunluğa girmesinin kesinleştiği bir ortamda Türkiye varlıklarının dünyadan pozitif ayrışması zor gözüküyor" analizini yapıyor.
87.000 ÖNEMLİ TREND NOKTASI
Merkez bankalarının faiz indirimleri ve küresel ölçekte artan likidite koşullarına karşın varlık fiyatlarının denge bulmakta belirgin şekilde zorlandığı görülüyor.
Ünlü & Co-DAHA Finansal Danışmanlık Müdürü Murat Akyol, BİST-100'ün küresel borsalara paralel olarak son derece volatil bir görünüm sergilediğini söylüyor. Akyol, "Öyle ki, fiyatlarda gün içinde yaşanan keskin yön değişimlerinin yanında güçlü yükselişlerin hemen ertesi gününde çok daha sert değer kayıpları da görebiliyoruz" diyor.
Murat Akyol, teknik açıdan BİST'in son 8,5 yılın trend desteği olan 87.000'in üzerinde tutunmasının aşağı yönlü riskleri hafifleten bir zemin yaratabileceğini öngörüyor.
Ancak Akyol, piyasaların teknik görünümden ziyade virüsün küresel ekonomik aktivite üzerindeki etkilerini fiyatladığı ve fiyatların rasyonel hareketlerden giderek uzaklaştığı bu dönemde destek ve direnç noktalarının çok fazla anlam taşımadığını da kaydediyor.
80.000-90.000 BANDI
BİST, yerli yatırımcının katılımıyla gerçekleştirdiği yükselişi global piyasalarda yaşanan satış dalgasıyla tamamen geri vermiş oldu. Endeks, 23 Mayıs 2019'da başladığı yükseliş hareketinin başlangıç seviyesi olan 83.535'in altını gördü.
İntegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu, BİST-100'ün koronavirüsle ilgili ilk resesyon fiyatlamasının büyük kısmını gerçekleştirdiği kanaatinde. Turşucu, endekste 82.000 seviyesi üzerinde satışların bir miktar durduğunu söylüyor. Tuncay Turşucu, seyir böyle devam ederse, BİST-100'ün ilk yarıyılı 80.000-90.000 aralığında tamamlayabileceği görüşünü paylaşıyor.
GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz ise piyasaların hem mali hem de salgının seyrine ilişkin haber akışına karşı çok duyarlı olduğunu, para ve maliye politikalarına ilişkin açıklamalar ile salgının gelişimine ilişkin haberlerin seyrinin borsaya yön vereceğini kaydediyor.
Nergiz, ilk yarıyılın sonuna kadarki dönemde BİST-100'ün 80.000-90.000'de seyredeceğini öngörüyor. Alper Nergiz, "Salgının tıbbi açıdan çözümüne ilişkin açıklamalar geldikçe olumsuz havanın yavaş yavaş ortadan kalkacağını ve normal süreçle birlikte borsalarda pozitif bir performans görüleceğini tahmin ediyoruz" diyor.
'Borsadaki ciddi geri çekilme orta-uzun vadede alım fırsatı yaratabilir mi' sorusu da bu dönemde akla geliyor. Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday, borsada uzun vadeli düşünen yatırımcıların ihtiyacı olmayacak bir parayı kademeli alım şeklinde değerlendirebileceklerini söylüyor.
Boğday, olası alımlarda güçlü sermaye yapısına sahip şirket paylarının seçilmesinin önemine de vurgu yapıyor. Ancak Boğday, şu andaki durumun şimdiye kadar yaşanmadığını söylüyor ve salgının uzun sürmesi veya şiddetlenmesi durumunda borsada kayıpların çok daha yüksek olabileceği uyarısında da bulunuyor.
“PAKET YETERSİZ KALABİLİR”
“Küresel salgının ekonomide ortaya çıkaracağı kriz sürecine karşı para politikalarından çok maliye politikalarına ihtiyaç var. Açıklanan pakette şirketlerin finansman ihtiyacına dönük adımlar atıldı.
Krizin boyutları düşünüldüğünde 100 milyar TL’lik paket yetersiz kalabilir. Pakette daha çok vergi erteleme ve yeni kredi olanakları açıklanmış oldu. Sıcak para olarak hanelere girecek yeterli bir destek yok. Talebi artırmak için daha kapsamlı tedbirler gerekiyor.”
ALTINDA YÖN NEREYE?
Son dönemde fiyat hareketleri yakından takip edilen yatırım araçlarından biri de altın. Jeopolitik risklerin arttığı dönemlerde güvenli liman özelliğiyle öne çıkan altında da 2020 başından bu yana dalgalı bir seyir var. 2020’ye 1.529 dolardan başlayan ons altın, İdlib ve koronavirüs endişelerinin de etkisiyle 24 Şubat’ta 1.659 dolara ve 9 Mart’ta 1.680 dolara kadar yükselip zirveyi görmüştü. Ancak bu tarihten sonra satışlarla karşılaşan ons altın, 19 Mart itibarıyla 1.470 dolar seviyelerine kadar geri çekildi. Gram altın da ons altındaki bu seyre paralel bir grafik çizdi. Yılbaşında 293 TL olan gram altın, 24 Şubat’ta gün içi hareketlerde 340 TL’leri görürken aynı tarihte 333 TL’den kapanarak rekorunu kırdı. 11 Mart’ta 330 TL’den işlem gören gram altın, resmi koronavirüs açıklamasının ardından kademeli bir düşüşe geçti ve 16 Mart’ta 308 TL’ye kadar geriledi
NAKİTTE KALMA İSTEĞİ
Dolar kuruna bakıldığında küresel gelişmelere bağlı olarak yükseliş gerçekleştiğini ifade eden İntegral Yatı-rım'dan Tuncay Turşucu, ancak alınan önlemler ve tedbirlerin yavaş yavaş fiyatlara yansımaya başlayacağını kaydediyor. Bu nedenle, Turşucu'ya göre, dolar kuru ilk yarıyılı 6,25-6,50 arasında bitirebilir.
GCM Yatırım'dan Alper Nergiz de yatırımcıların nakitte kalma isteğinin doların gerek gelişmekte olan gerekse gelişmiş ülke para birimleri karşısında değerlenmesine olanak tanıdığını söylüyor. Nergiz, GOÜ para birimleri içinde TL'nin dolara karşı diğer para birimlerine kıyasla daha dirençli olduğunu da kaydediyor.
Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday da dolar/TL'de kalıcı bir yükseliş beklemiyor. Olası yükselişlerde de bir nebze TL'ye geçmenin mantıklı olabileceğini düşünüyor.
Uğur Boğday, şöyle devam ediyor: "Diğer yandan, koronavirüsle ilgili alınan tedbirlerin sonuç vermesi ve Çin örneğinde olduğu gibi vaka sayısı ve ölüm oranlarının azalması durumunda, piyasalar bol likidite ortamında kendini bulacağı için ilk tepki riskli varlıklarda ciddi bir toparlanma olabilir. Böyle bir senaryoda dolar kurunda 6 TL'nin altı tekrar hedef olabilir."
FAİZ İNDİRİMİ SÜRER Mİ?
Piyasalar 'küresel durgunluk' senaryosunu fiyatlamaya devam ederken ülke merkez bankaları da faiz indirimleri yapıyor ve tahvil alım programlarını devreye sokuyor. Amerikan Merkez Bankası (FED) faizleri sıfıra indirirken, acil eylem planı çerçevesinde 2008 kriz koşulları gibi yatırım fonlarına destek olmayı planlıyor. Trump yönetimi, 1 trilyon dolara ulaşan mali paket açıkladı.
ECB ise faizleri sabit bıraktı. Ancak ardından piyasaları sakinleştirmek ve koronavirüs etkileriyle mücadele eden Euro Bölgesi ekonomisini korumak için 750 milyar Euro tutarında ek acil tahvil alım programı başlattı.
Program ECB salgının kriz safhasının geçtiğine karar verene ve en az bu yılın sonuna kadar sürecek. Banka varlık alımlarıyla ilgili belirlediği limitleri artırmayı ilerleyen zamanda değerlendirecek.
Bunlarla birlikte TCMB de acil toplanarak 100 baz puan faiz indirimine gitti ve politika faizini yüzde 9,75'e çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100 milyar TL'lik kriz paketi açıkladı.
Uzmanlar, küresel merkez bankalarının para politikalarını gevşetmesi ve olağandışı önlemlere başvurması, koronavirüsün küresel ekonomiler üzerindeki etkisinin belirsizliği gibi etmenlerle TCMB'nin faiz indirmeye devam etmesini bekliyor.
LİKİDİTE ÖNLEMLERİNİN ETKİSİ
Farklı yerlerde uygulanan hedefli likidite sağlama politikasının Türkiye'de de hayata geçecek olmasını kayda değer bulduğunu söyleyen Albaraka Türk Başekonomisti Ömer Emeç, TCMB'nin geçmişte zaman zaman uyguladığı bankalara uzun dönemli likidite sağlama politikasını da genişlettiğine dikkat çekiyor.
Emeç, "Bu gibi adımlar içinde bulunduğumuz artan belirsizlik ortamında bankalara TL likiditesini daha öngörülebilir şekilde yönetme olanağı verecek" diyor. Ömer Emeç, TCMB tarafından yaklaşık 5,1 milyar dolarlık bir miktarı serbest bırakacağı ifade edilen 500 baz puanlık döviz zorunlu karşılık oranında indirimi de bankaların döviz likiditesini rahatlatacak olması açısından pozitif bulduklarını söylüyor.
Ünlü & Co'dan Murat Akyol, önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerinin ne yönde şekilleneceğinin uzun vadeli tahvil faizleri açısından yön gösterici olacağını ifade ediyor. Akyol, "Koronavirüs nedeniyle enflasyonun baskı altında kalacağına yönelik görüşün ağırlık kazanması durumunda, bunun uzun vadeli faizlere limitli de olsa daha ılımlı bir tablo olarak yansıması beklenebilir" diyor.
YÜZDE 10'UN ALTI GÖRÜLÜR MÜ?
Gösterge faiz, TCMB'nin faiz indirimine rağmen yüzde 11 'lerde seyretmeye devam ediyor. Ancak küresel ölçekte faiz indirimlerinin sürmesi ve TCMB'nin faiz indirimlerine devam etmesiyle gösterge faizde yüzde 10 seviyesinin altının görülebileceği kaydediliyor.
Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Tuncay Karahan, risk algısı olduğumuz durumdan daha kötüye gitmezse, TCMB'nin bir süre faiz indiri yapmadan tek haneli yüzde 9,75 faizle devam edebileceğini düşünüyor.
Karahan, "Piyasalarda iyileşmenin devamı ve açıklanan enflasyonda talep tarafında yaşanan yavaşlamayla aşağı yönlü bir tepki gözlemlenirse mayıs sonrası TCMB faiz indirimlerine devam edebilir. Böylece gösterge faiz de tek haneli seviyelere gelebilir'' diyor.
Ancak bunun aksini düşünen uzmanlar da var. Garanti BBVA Yatırım Yatırım Danışmanlığı Birim Müdürü Özgür Yurtdaşseven, "Küresel dolar talebi nedeniyle TL varlıkların satıldığını görüyoruz ancak azalan fonlama maliyetleri piyasa faizlerini de aşağı çektiği için bono tarafındaki faizlerin çok sınırlı yukarı gittiğini izliyoruz" diyor. Yurtdaşseven, gösterge faiz için mevcut şartlarda ilk yarıda yüzde 11-12 arası bandı olası görüyor.
ETF'DE DEĞİŞİKLİK YOK
Son durum böyleyken altın tarafında beklentiler nasıl şekilleniyor? Ahlatcı Yatırım'dan Tuncay Karahan, 1.500 dolar seviyesinin altında fiyatlanan altının tüm panik havasına rağmen güvenli liman gibi değerlendirilmediğini ve zaman zaman satışla karşılaştığını söylüyor.
Ancak Karahan, buna rağmen toplam ETF pozisyonlarında önemli bir değişiklik olmadığını ifade ediyor. Karahan, bu nedenle koronavirüs krizinin beklenti dahilinde en geç mayıs ayı gibi etkisini belli ölçüde azaltması durumunda, altına yönelişin devam edeceğini öngörüyor.
Tuncay Karahan, dolar/TL'de ilk yarı sonu için 6,50 TL veya altını tahmin ediyor. Bu tahmin paralelinde, ons altının sınırlı yükselişle yılın ilk yarısında 1.525 dolar seviyesinde olabileceğini düşünüyor.
Bu bağlamda ilk yarıyılın sonunda gram altının da 320 TL üzerinde seyretmesini bekliyor.
LİKİDİTE İHTİYACI
Gram altında son dönemde önemli düşüş görüldü. Bu düşüşte koronavirüs dolayısıyla borsada yaşanan sert satışların ardından zarar eden borsa yatırımcısının zararını altın satarak karşılamasının da etkisi olduğu yorumları yapılıyor. Kısacası nakit ihtiyacının doğduğuna dikkat çekiliyor.
Garanti BBVA Yatırım'dan Özgür Yurtdaşseven de altın fiyatlaması açısından son dönemde ons altın fiyatlarındaki eğilimin etkili olduğuna dikkat çekiyor. Yurtdaşseven, "Dolar/ TL yukarı gitmesine rağmen küresel likidite ihtiyacı nedeniyle gerileyen ons altın fiyatı gram altın fiyatlarını da etkiledi" diyor.
Mevcut oynaklıkta dengelenme sağlanması halinde ons tarafında yeniden 1.600-1.700 seviyesine yönelim görülebileceğini tahmin eden Yurtdaşseven, bu senaryoda gram altının ilk yarı sonunda 340-350 TL bandında olabileceğini kaydediyor.