Kota uygulaması nedeniyle altını uluslararası piyasaya göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal ettiklerini vurgulayan Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TÜİD) Başkanı Mustafa Kamar , “2020 yılında dünya mücevher pazarından yüzde 10’luk paya ulaşmıştık. Ancak bugün pazar payımız yüzde 6’lara geriledi. İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini, Dubai’den kaptığımız cash and carry pazarını kaybettik. Sektörde kaçakçılık da yeniden hortladı. KOBİ düzeyindeki ihracatçılarımız kepenk kapatıyor” diyor.
Türkiye takı üretici ve ihracatçıları koto uygulaması nedeniyle pazar kaybı yaşıyor. Takı sektörünün sorunlarını masaya yatırmak amacıyla kurulan Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TÜİD), yaklaşık 100 üretici ve ihracatçının sorunlarının daha fazla kangrenleşmeden çözümüne katkı sunmayı hedefliyor. TÜİD’in kurucu başkanlığına ise mücevher sektörünün duayen ismi, Roberto Bravo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kamar yürütüyor. Müvecher sektörünün son 20 yılda çok önemli mesafe katettiğini ancak Ağustos 2023’te altın ithalatına getirilen kotanın şirketleri zora soktuğunu belirtiyor. Bu kararın ihracata ağır bir darbe vururken, sektörde 35 yıl önce bitirilen kaçakçılığın yeniden ülke gündemine girdiğini de söyleyen Kamar, “Sektörde bir yıldır devam eden kaosun sona ermesi ve Türkiye’nin mücevher ihracatında lider ülke konumuna dönebilmesi için kotanın bir an önce kaldırılmasını ve Ağustos 2023 öncesindeki mevzuata dönülmesini öneriyoruz” diyor.
DÜNYADA PAZAR PAYIMIZ YÜZDE 6’LARA GERİLEDİ
2004 yılından itibaren sektöre verilen teşviklerin etkisiyle Türkiye mücevher sektörünün 2020 yılında dünya pazarından aldığı payın yüzde 10’lara ulaştığını ve Türkiye’nin bu alanın önde gele ülkelerinden İtalya’yı geride bıraktığını hatırlatan Kamar, “Ortadoğu ve Orta Asya’nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Birçok yabancı firma Türkiye’de mağaza açtı. ‘Laleli ihracatı’ dediğimiz cash and carry ticareti de yine bu dönemde oluştu. Sektör 10 milyar doları ihracattan, 10 milyar doları da turiste ve Laleli’den yapılan satışlardan olmak üzere toplamda 20 milyar dolarlık yüksek katma değerli ihracat hacmine ulaştı. Ancak bu tablo artık yok oldu. Dünya pazarında yüzde 6’lara geriledik. İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini, Dubai’den kaptığımız cash and carry pazarını kaybettik” diyor.
SEKTÖRÜN İHRACATI, KOTA UYGULAMASI İLE GERİLEDİ
Türkiye’de mücevher ihracatının ‘altın çağı’ olarak adlandırılabilecek dönemin, Ağustos 2023’te yeterince tartışılmadan alınan bir kararla sona erdiğini belirten Kamar, ekonomi yönetiminin cari açığı kapatmak için Ağustos 2023’te altına kota getirdiğini söyleyerek şunları ekliyor: “Verilere baktığımızda altın ithalatında son beş yıldır büyük bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak bu artışın sorumlusu biz değiliz. Her şeyden önce Merkez Bankası isabetli bir kararla son yıllarda agresif bir altın alım politikası izliyor. 2022’de 19 milyar dolarlık toplam altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. Diğer taraftan enflasyonist ortamda tasarrufları altında değerlendirme isteği, EYT nedeniyle piyasaya giren para ve jeopolitik riskler hane halkının altına talebini artırıyor. Örneğin Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin biraz üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini görüyoruz. Merkez Bankası’nın aldığı, Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken üretim ve ihracatta kullanılan altın azalıyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız 2023’te 173,3 tona geriledi.”
“10-15 FİRMAYA SERVET TRANSFERİ BAŞLADI”
Altın ithalatının artmasında üretici ve ihracatçıların payının olmadığını, kota uygulaması nedeniyle de özellikle KOBİ ölçeğindeki firmaların büyük bir mağduriyet yaşadığını vurgulayan Kamar, “Sektöre kulak vermeden, aceleyle getirilen kota uygulamasıyla imtiyazlı konuma gelen ve sayıları 10-15’i geçmeyen firmaya servet transferi başladı. Altını uluslararası piyasaya göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal ettiğimiz için kaçakçılık 35 yıl sonra yeniden hortladı. Kaçakçılığın artması ve suistimaller yüzünden gerçek ihracatçılar gümrüklerde suçlu muamelesine tabi tutulup benzeri görülmemiş engellerle karşılaşıyor. Üretimin ve ihracatın daralmasıyla birlikte çok sayıda atölye kapısına kilit vurdu. Talebe yetişmek için bir zamanlar iki üç vardiya ile çalışan KOBİ düzeyindeki onlarca ihracatçımız kepenk kapatma ve işçi çıkarma noktasına geldi” diye anlatıyor.
TÜİD’İN ÖNERİLERİ NELER?
• Altın ithalatında aylık 12 ton kotası kaldırılmalı ve mevzuat eski haline getirilmeli.
• Merkez Bankası’nın ithalatı ayrı bir başlık altında gösterilmeli.
• Bireysel yatırım amaçlı ürünlerle ilgili çözüm bulunmalı.
• İhracatçı ihraç ettiği kadar altını serbestçe ithal edebilmeli.
• Mücevher ihracatçısı getirdiği döviz belgeleriyle bankalardan her an ons +3 puanla altına ulaşabilmeli.
• Kapasite kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmeli.
• DİR rejimi eski haline getirilmeli ve cezalar caydırıcı olmalı.
• Sektörde imtiyaz tanınacak firmalarda özellikle Mücevher İhracatçıları Birliği üyesi ve 2023 yılından önce kurulmuş olma şartı aranmalı.