2022'de en öncelikli beklentinin istikrar ve öngörülebilirlik olduğunu kaydeden EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, kurlarda yaşanan oynaklığın TL'ye değer kazandırma yönünde alınan kararlarla son bulmasını ümit ettiklerini söylüyor.
26 Aralık 2021 – 08 Ocak 2022 tarihli sayıdan.
SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr
Türkiye, 2020'de pande-minin getirdiği zorluklara rağmen yüzde 1,8 büyüme oranıyla, daralma yaşayan diğer ülkelerden ayrıştı ve G-20 grubunda Çin'le birlikte büyüme kaydeden tek ülke oldu.
Ege Bölgesi illeri özelinde ise 2020'de ortalama yüzde 0,7 gibi bir büyüme oranı kaydedildi. İzmir yüzde 1,8, Denizli yüzde 2,5 ve Manisa yüzde 3,5 büyüme oranlarıyla, bölge ekonomisinin lokomotifleri olarak ön plana çıktı.
Bu veriler ışığında, pandeminin etkilerinin kısmen aşılabildiği 2021'de Ege'de yine yüksek bir büyüme performansıyla tamamlanacağını aktaran Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 2022'de en öncelikli beklentinin istikrar ve öngörülebilirlik olduğunu kaydediyor.
Kurlarda, dakikalar içerisinde bile aşırı oynaklık sergilenmesinin sanayicilerin fiyat veremez, iş yapamaz hale getirdiğini belirten Yorgancılar, bu oynaklığın, TL'ye değer kazandırma yönünde alınan kararlarla son bulmasını ümit ettiklerini söylüyor. Ender Yorgancılar, 2022'de öncelikli beklentilerini anlattı.
Türkiye 2021 yılın ekonomik performans konusunda hangi rakamlarla kapatacak? Ege bölgesi açısından 2021 nasıl bir süreç olarak kapanacak?
2021'de ilk çeyrekte yüzde 7,4 olan büyüme oranımızın, ikinci çeyrekte baz etkisiyle yüzde 22 gibi ciddi bir düzeye kadar yükseldiğini ve üçüncü çeyrekte yine yüzde 7,4 oranında dengelendiğine tanık oluyoruz. Bu veriler, Türkiye'nin 2021'i yüzde 9-10 bandında bir büyüme performansıyla tamamlayacağına işaret ediyor. Ege Bölgesi illeri özelinde ise 2020'de ortalama yüzde 0,7 gibi bir büyüme oranı kaydedildi.
Özellikle İzmir yüzde 1,8, Denizli yüzde 2,5 ve Manisa yüzde 3,5 büyüme oranlarıyla, bölge ekonomisinin lokomotifleri olarak ön plana çıkıyor. Bu veriler ışığında, pandeminin etkilerinin kısmen aşılabil-diği 2021, Ege'de de daha yüksek bir büyüme performansıyla tamamlanacaktır.
Son dönemde izlenen para politikasının sanayi ve katma değerli üretim gücü üzerindeki etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ülkemizde son dönemlerde, maalesef yüksek faiz ya da yüksek kurdan birine mecburen katlanılmak zorundaymış gibi bir algı oluştu. Oysa ülkemiz, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, yüksek faiz-yüksek kur çıkmazına hapsedile-meyecek kadar zengin bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli ekonomiye kazandırmak ise teknoloji odağına bir büyüme modeline dayanıyor.
Çin modeli hususunda da vurguladığım üzere, Türkiye'nin büyüme modelini sadece yüksek kur-yüksek ihracat denkleminde kurması ancak kısa vadeli bir ihracat, dolasıyla da büyüme yaratabilir.
Büyümeyi sürdürülebilir kılıp, kalkınma atağına çevirmemiz katma değerli üretim ve teknoloji yatırımlarıyla mümkündür. Yani, dünyaya sadece ucuz ihracat yapan bir ülke değil, katma değerli, kaliteli teknoloji ihracatı yapan bir ülke olmalıyız.
Dolardaki hızlı çıkışa bakıldığında rekabetçi, olması gereken kur ne olmalı?
Doların hızlı yükselişine baktığımızda, ülkemizin uluslararası ekonomi ve politikada sürdürdüğü ilişkilerle birlikte, halkımız nezdindeki dolarizasyon algısının artmasının da etkili olduğunu gözlemliyoruz.
Nitekim TL'yi özendirici önlemler paketinin açıklanmasının ardından, 1 milyar dolardan fazla bir meblağın bozdurulup TL'ye dönüldüğüne, doların da dikkat çekici biçimde düştüğüne tanık olduk ki bunun devamı önemlidir. Gerek dolarizasyonun azaltılması, gerekse teknoloji odağında ihracat yapılabilmesi için istikrarlı kur yaklaşımını esas alıyoruz.
Ağırlığı giderek hissedilen enflasyon baskısının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirir misiniz? 2022 için öngörünüz nedir?
Dünyadaki mevcut enflasyona bir tarafta son 10 yılın en yüksek düzeylerine çıkmış olan gıda ve enerji fiyatları, diğer tarafta da pandemi döneminde sağlanan parasal gevşeme politikalarının getirdiği yüksek likidite sebep oldu.
Bu sebeple, son aylarda gelişmiş ekonomiler de dahil olmak üzere son 20 yılın en yüksek enflasyon oranlarına tanık oluyor ve enflasyonist baskının engellenmesi için özellikle faiz artırımıyla, parasal sıkılaşma sürecinin uygulandığına tanık oluyoruz.
Türkiye bu enflasyonist baskıyı, yükselen kur ve enerji ithalatı sebebiyle çok daha derinden hissediyor. 2022'nin özellikle ilk yarısında, dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle çift hanelerdeki yüksek enflasyonun devam edeceği, yaz aylarında ise bir miktar hafifleyeceği öngörülüyor. Büyüme açısından ise 2022'yi, diğer gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte yüzde 3-5 bandında tamamlayacağımızı öngörebiliriz.
Ege bölgesi sanayicilerinin 2022 yılından beklentileri ve talepleri nedir?
2022'de en öncelikli beklentimiz istikrar ve öngörülebilirliktir. Özellikle kurlarda, dakikalar ve saniyeler içerisinde bile aşırı oynaklık sergilenmesi, bizleri fiyat veremez, iş yapamaz hale getirdi. Bu oynaklığın, TL'ye değer kazandırma yönünde alınan kararlarla son bulmasını ümit ediyoruz.
Buna bağlı olarak, en önemli iki risk olarak gördüğüm enflasyonda ve işsizlikte çift haneden tekrar tek haneye dönülmesi de 2022'den öncelikli beklentilerimizde. Bu zorlu süreçte, firmalarımızın ayakta kalabilmesi ve istihdamı koruyabilmeleri için asgari ücrette vergi indirimi ve muafiyeti gibi teşvikleri de memnuniyetle karşılıyoruz.
Finansmana ulaşmanın hem çok pahalı hem de çok güç olduğu bugünlerde firmalarımızın iş geliştirmelerine yönelik ek destek ve teşvik enstrümanlarının uygulamaya konması da yine 2022'yi daha rahat geçirmemizi sağlayan etkenlerden olacaktır.
"FARKINDALIK PROJELERİNE DEVAM EDECEĞİZ"
"Henüz Türkiye'de baslı bir çalışma yokken, 'Sanayi 4.0: Uyum Sağlayamayan Kaybedecek' kitabımız ile 2015'te başlattığımız farkındalık çalışmalarında olduğu gibi 2021 yılında da AB Yeşil Mutabakat Kapsamında hazırladığımız 'Yeşil Sanayi Rehberi: Uyum Sağlayamayan İhracat Yapamayacak' kitabımızla benzer bir farkındalık sürecini başlattık. 2022 yılında da bu farkındalık sürecimizde girişimlerimizi devam ettireceğiz.
AB projelerinde kabul gören iki başvurumuz ve kabul görmesini beklediğimiz iki projeyle bizleri yoğun bir 2022 yılı bekliyor."