Esnek Ekonomiler (Gig Ekonomiler) ve Kadın Girişimciler için Alternatif Paradigma

28 Ekim 2022 | 00:48
DR. IŞIL KESKİN ŞAHAN

Esnek Ekonomi aslında yeni bir olgu değil. Gig ekonomisinin adı İngilizce'ye müzik sektöründen geçmiş ve “kısa süreli iş” anlamına gelen “gig” kelimesi üzerinden kavramsallaşmış.

KOBİ Girişim Şubat 2022 tarihli sayıdan

Ürün haline dönüştürebilen her şey kendi içinde ekonomisini de üretebiliyor. Örneğin; sanat eserleri, sanatsal etkinlikler, yazılı ve görsel çalışmalar, sinema, müzik, mimari, tasarım ve hatta turizmin belirli alanlarını oluşturan yaratıcı ekonomiler/ endüstriler gibi...Ekonomileri çevreleyen koşullar ve ürünler sürekli olarak değişebiliyor.

Dijital iş teknolojilerinin artan katılımıyla, ekonomik süreçler kısmen statik, uzun vadeli istihdam odaklı modellerden daha yeni, daha kısa -görece kısa- bir modele geçiş yapıyor.

Dünyanın en büyük taksi şirketinden biri olan Uber, hiç araca sahip değil. En popüler sosyal medya ağı Facebook (Instagram dahil) içeriklerini kendi üretmiyor. Konaklama sağlayıcısı olan Airbnb'nin ise gayrimenkulü bulunmuyor. Örnekler çokça artırılabilir.

Bununla birlikte, bu tür işletmelerin uzun süredir devam eden geleneksel iş modellerini etkili bir şekilde dönüştürdüğünü de görebiliyoruz. İşbirlikçi, paylaşımcı veya esnek ekonomiye dayalı işletmeler, işletmelerine serbest girişimcileri çekerek faaliyet gösterdiği alternatif bir paradigmaya giden yolu da daha çok inşa etmeye başlıyor.

McKinsey Global Institute tarafından yürütmüş bir araştırmaya göre, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'da 150 milyon çalışan, geleneksel tam zamanlı bir işin sınırları dışında çalışıyor. PricewaterhouseCoopers ise bir araştırmasında ankete katılan tüm çalışanların yüzde 53'ünün önümüzdeki 5 yıl içinde serbest meslek sahibi olmayı beklediklerini ifade ediyor.

Aslına bakılırsa iki ana tip çalışandan bahsedebiliriz: bağımsız (serbest) çalışanlar ve belirli şarta bağlı (koşullu) çalışanlar. Bağımsız çalışanlar, kendilerini kendi işinin sahibi olarak görenlerden oluşuyor. “

Bağımsız girişimci/ serbest girişimci” (freelance entrepreneur) olarak bir veya birkaç şirketin ürünlerinin veya bir ya da birkaç markanın satış faaliyetlerini kendi kurmuş oldukları networkler üzerinden yürütebilmekteler.

Koşullu çalışanlar, tam zamanlı istihdamın getirdiği güvenlik ve yan menfaatler olmaksızın, normal tam zamanlı çalışanlara benzer şekilde bir şirkette sözleşmeye bağlı olarak çalışmakla yükümlüler.

Son yıllarda ikinci bir işe sahip olmanın motivasyonu ya da ek kazanç elde etmek için oluşturulan istihdam biçimlerinin daha yaygın hale geldiğini görmek mümkün.

Esnek ekonomi çalışanları veya serbest çalışanlar büyük ölçüde daha bağımsız çalışmakta. Çoğu serbest çalışanın neden bağımsız olarak istihdam edildiğine veya bağımsız girişimci olmayı tercih ettiklerine dair birkaç olası tespit yapılabilir. Bu konunun birçok kadın girişiminin de ilgisini çekebileceği kanaatindeyim.

Küçük işletmeler artık büyük miktarda kaynak yatırımı yapmak zorunda kalmadan istihdam kriterlerine en uygun yetenekleri seçip sözleşme yapabiliyorlar.

Bazı işletmelerin tam zamanlı çalışanları istihdam ettirebilecek bütçeleri olmayabiliyor, ancak işlerini büyütmek için yardıma ihtiyaçları bulunuyor. Serbest çalışanlar ise, kısa süreli çalışma için işletmelere kendi uzmanlık alanlarındaki veya yeteneklerindeki ürün ve/ veya hizmetleri sağlamayı amaçlayabildiği gibi o işletmenin ürün veya hizmetlerinin satışından kazanç elde edebiliyor.

Sözleşmelerinin doğası gereği, bu serbest çalışanların aslında mikro girişimciler olduğu görülebilir, böylelikle ekonominin yerel koşullarına yanıt verebiliyorlar ve belirli bir alanı güçlendirmeye destek olmaya çalışıyorlar.

Esnek Ekonomiler içinde serbest çalışmak veya serbest girişimci olup süreçleri ve ekibi yönetmek her zaman görüldüğü kadar kolay değil.

Yakın çevrenizden herhangi bir destek almadan, işin tamamlanması tamamen size ait olduğu için, geleneksel bir çalışma ortamının sağlamış olduğu sosyal atmosfer olmaksızın yardım almadan çalışmak belirli bir öz disiplinli olmayı daha fazla gerekli kılmakta.

Öz disiplin eksikliği, serbest üretkenliği düşürdüğünden ürün veya hizmetleriniz ne kadar iyi olursa olsun süreç içinde bu etkinin yıkımı hissedilebilir boyutlara dönüşebiliyor. Üretkenliğin arttırılması gerektiğini hissedildiğinde çevreyle, anlam ve amacınızla bağlantılar kurmak iyi gelebiliyor.

Başında bir yönetici/müdür/ şef olmadan çalışamayan ve bundan dolayı işleri aksatabilenlerin oranı da göz önünde tutulmalı.

Bu iş modeli çerçevesinde çalışmak günlük sosyalleşme ihtiyacınızı karşılamanızı zorlaştırabilir. Evinizde
kendinizi tecrit edilmiş hissedebilir ve iş dışında inanılmaz derecede aktif bir sosyal hayatınız yoksa kendinizi yalnız hissetmeye başlayabilirsiniz.

Ortaklaşa bir ofis alanı kiralayan bağımsız serbest çalışanların sayısında bir artış olduğu da gözlenmekte. Böylelikle sosyalleşebilecekleri kolektif bir grubun oluşması ile kendi işlerinde bireysel olarak çalışmalarına devam edebilmekteler.

Beraber düzenli çalışılacak, kalıcı ve sürdürülebilir müşteriler bulmak için sürekli iletişim ağını genişletmek, var olan müşterilerden geri bildirim almak, iyi referanslar toplamak ise son derece önemli oluyor.

Esnek ekonomilerde çalışan olarak veya bir girişimi bu modelle yönetmede başarı sağlamış örneklere bakıldığında görülen diğer ortak noktalar ise zor zamanlarda danışabileceği bir destek grubunun olması, bağımsız çalışma hayatında da olsa iş arkadaşlarının bulunması, yalnız kalmamak, fikir paylaşımı ve zaman zaman iş paylaşımı yaparak ilerlemek başarının kapılarını açan anahtarlardan oluyor.

Böyle bir ekonomik model çerçevesinde iş modeli veya girişim oluşturarak ekiplerini yönetmek isteyenler için bazı ip uçları:

  • Ekibinizdeki her bir üyenin anlam ve amaç odaklarını iyi tespit edin ki karşılıklı iş birliğini güçlendirme ve motivasyonu sağlama noktasında uygun adımlar atabilesiniz. Kendi anlam ve amaç odağımızın ekip üyelerimizin anlam ve amaç odağıyla her zaman eşdeğer olmayacağını unutmamalıyız.

  • Esnek ekonomik modeller ve esnek iş modeli/girişimcilik yaklaşımında kurum kültürü oluşturmak ve çalışanlar arasında aidiyet duygusunu oturtmak hiç de sanılan kadar kolay olmayacaktır. Bunun için ilk adımı öncelikle şirketimiz için bizim atmamız, oluşturmamız ve ekibimize dahil edeceğimiz arkadaşlarımıza en başından bunu iyi anlatmamız gerekecektir. Unutmamamız gereken bir diğer konu ise satış grafiğine odaklanırken yönetsel başarı dinamiklerimize de odaklanır olmamızdır.

  • Bir işe başlarken ve sürdürürken ki niyetin saflık derecesini rekabet, hırs ve kişisel egolarla kaybetmemek belki de en önemli dikkat odağı olacaktır. Azim, karşılıklı gelişim, karşılıklı öğrenme ve güçlenme, iş birliği ve bunların sonunda gelecek kolektif kazanç ve satış grafikleri her zaman daha uzun soluklu ve daha doyum noktası yüksek işlere imza atmamızı sağlar.