Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cuma günü vereceğimiz müjde ile Türkiye'de yeni bir dönem açılacak

27 Ekim 2022 | 16:28
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü verecekleri müjde ile Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağını söyledi. Erdoğan, "Şu anda bu müjdenin biz de hayalleri ve rüyası içerisindeyiz. Cuma günü inşallah bu müjdeyi tüm milletimize vermek suretiyle Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına da şimdiden inanıyorum. Tabii açıklarsam bu işin heyecanı, her şeyi kaybolur. Onun için açıklamamakta fayda var diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkent Organize Sanayi Bölgesi'nde "Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası Açılış Töreni"nde konuştu.

Ankara'da kurulan Türkiye'nin ilk, Avrupa ve Orta Doğu'nun tek entegre güneş paneli üretim fabrikası olan Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açıldı.

Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kalyon Holding tarafından inşa edilen güneş paneli fabrikasının açılışında olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu belirtti. Türkiye'nin ilk ve tam entegre güneş paneli üretim tesisinin ülkeye, millete ve enerji sektörüne hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, bu üretim tesisini Türkiye'ye kazandıran Kalyon holding ve yöneticileri ile projeye destek veren bakanlıkları tebrik etti.

Başkent Organize Sanayi Bölgesinin kendisi için farklı bir yeri olduğunu dile getiren Erdoğan, organize Sanayi Bölgesi'nin temelini kendisinin attığını hatırlattı. "Bunlar tabii durarak olmadı, yan gelip yatarak olmadı, çalışarak oldu" diyen Erdoğan, bugün önemli bir yatırımın adımını attıklarını anlattı.

Firma yetkilileri ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından tesisle ilgili önemli bilgiler aldıklarını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kalyon Holding'in gerek teknoloji altyapısı gerekse vizyonu itibarıyla her açıdan gurur duyulacak bir tesisi ülkemize kazandırdığını görüyoruz. 400 milyon dolarlık bir yatırımla 100 bin metrekare kapalı alanda kurulan ve 1400 insanımıza istihdam imkanı sunan tesisimizin, ülkemizi güneş paneli sektöründe liderliğe taşıyacağına inanıyorum. Tabii yenilenebilir enerji olayı gerçekten bizler için çok ama çok çok önemli. Yıllık 500 megavatlık güneş paneli üretim kapasitesinin, özellikle yurt dışından gelen talepler neticesinde iki katına çıkarılacak olması da bu hedefe ulaşma noktasında önemli bir referanstır."

"Artık sadece üretmek, sadece ürettiğini iç piyasa ve yurt dışına satmak yetmiyor"


Erdoğan, firmaların dünyaya açılımında üretim ile beraber tasarımın, yenilikçiliğin de öne çıktığı bir dönemde yaşandığına işaret ederek "Artık sadece üretmek, sadece ürettiğini iç piyasa ve yurt dışına satmak yetmiyor. Şirketlerimizin üretim ile beraber inovasyona, araştırma geliştirme faaliyetlerine de ağırlık vermesi gerekiyor. Tesisimizin 100 mühendis ve araştırmacının çalışacağı modern bir araştırma geliştirme merkezi ile desteklenmiş olması bu bakımdan takdire şayandır." ifadelerini kullandı.

Konya Karapınar'daki 1000 megavatlık güneş enerjisi santralinin de devreye girmesiyle Türkiye'nin bu alanda muhteşem bir tesise kavuşacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Toplam yatırım bedeli 1 milyar doları bulan, 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğündeki bu santralle hem 2 milyon vatandaşımızın yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak hem de yıllık 2 milyon ton fosil ve karbondioksit salınımını engellemiş olacağız. Ayrıca güneş panelleri ve bileşenlerine harcadığımız milyonlarca dolarlık ithalatın da önüne geçeceğiz. Böylece her açıdan çevreci, modern, sektörün öncüsü olacak bir tesisi daha ülkemize kazandırmanın gururunu yaşayacağız. Bir kez daha Kalyon Holdingi yatırımlarından dolayı tebrik ediyor, her iki tesisimizin de şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum."

"Salgın halen kontrolümüz altındadır"


Erdoğan, dünyanın birçok ülkesinde koronavirüs nedeniyle yatırımlar durmuşken Türkiye'nin özel sektörü ve kamu kurumlarıyla özgün bir yol izlediğini belirtti. Salgın sürecinde salgınla mücadelenin sekteye uğramadığını, başka ülkeler gibi yatırımları durdurma kararı almadıklarını belirten Erdoğan, "İnsanımızın sağlığından taviz vermeden, hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeden, ekonomimizi yeniden büyüme trendine sokmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Dünya genelinde 800 bin insanın canına mal olan bir sağlık krizinin üstesinden gelmenin kolay olmadığına işaret eden Erdoğan, salgının sadece sosyal hayatı değil, üretimden ticarete, turizmden eğitime kadar günlük yaşantının her alanını etkilediğini ifade etti.

Türkiye'nin zamanında aldığı tedbirler ve attığı kararlı adımlarla bu salgını en başarılı şekilde yöneten nadir ülkelerden birisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Son dönemde vaka sayılarında kısmı bir artış yaşansa da salgın halen kontrolümüz altındadır. Hava yolu trafiğinin de kaybettiği ivmeyi tekrar yakaladığını görüyoruz. Rusya, Ukrayna ve Almanya gelen misafirlerimizin sayısının artmasıyla turizm sektörümüz toparlanmaya başladı. Keza haziranda sanayi üretimi, aylık ve yıllık bazda güçlü bir performans gösterdi. Yüzde 17,6'lık aylık üretim artışıyla dünyada en hızlı toparlanan ilk 5 ülkeden biri olduk. Sermaye ve ara malı kalemlerindeki çift haneye varan artışlar, yatırım talebi açısından da çok güçlü bir sinyaller veriyor. Yılın ilk 7 ayındaki yatırım talebi, salgın şartlarına rağmen, geçen senenin yüzde 28 üzerinde seyrediyor. Türkiye genelinde konut satışları 2020 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 125 artarak tarihi bir rekora imza attı. Üretimin temel girdilerinden olan elektrik tüketimi verileri artış eğiliminde. Organize Sanayi Bölgelerimizdeki elektrik tüketimi, temmuz ayında, hazirana göre yüzde 7 daha fazla gerçekleşti. Yine ilk 7 ayda sanayi siciline 8 bin 266 işletme kaydoldu. Burada da geçen seneye göre yüzde 6'lık bir artış var. Ülkemiz kaynaklı olmayan bazı sıkıntılarla karşılaşsak da hamdolsun Türk ekonomisi salgın öncesi ivmesini tekrar yakalamış görünüyor. İnşallah bu tempoyu daha da artırmakta kararlıyız."

Her imtihanın aynı zamanda sunulmuş bir imkan olduğuna işaret eden Erdoğan, koronavirüs salgınıyla değişen küresel dinamiklerin Türkiye'nin önünde yeni kapıların aralanmasına, yeni fırsatların belirmesine vesile olduğunu söyledi.

"CHP'nin tek derdi IMF komiserlerine ülkeyi yeniden teslim etmektir"


Bu süreçte kendilerine düşenin millete karamsarlık aşılayan muhalefete aldırmadan üretime, yatırıma devam etmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ifadelerini şöyle sürdürdü:

"CHP zihniyetinin bizi esir almasına izin verirsek bu ülkeyi siyasette vesayete, sanayide ithalata, enerjide dışa bağımlılığa mahkum ederiz. Milletin mücadelesine destek olmak yerine takoz olan sığ bir muhalefet anlayışının ülkemize verebileceği hiçbir şey yoktur. Türkiye'nin kalkınmasına katkı yapmak varken sürekli ülkemizi karalayan, sağa sola Türkiye'yi şikayet eden bir muhalefet, bu ülkeye tamamen yabancılaşmış demektir. CHP'nin tek derdi otel lobilerinde gizlice buluştukları IMF komiserlerine ülkeyi yeniden teslim etmektir. İş dünyamızdan, tüm umudunu devletimizin tökezlemesine, Türk ekonomisinin yara almasına bağlamış muhterislere, kulak asmamasını özellikle rica ediyorum."

Tüm müteşebbislerin, Türkiye'nin potansiyeline inanmalarını, Türkiye'nin aydınlık geleceğine güvenmelerini isteyen Erdoğan, "Nasıl bugün her alanda dünden daha iyi bir yerdeysek inşallah yarın çok daha iyi bir konumda olacağız. 18 yılda nasıl Türkiye'nin çehresini değiştirdiysek yeni başarı hikayelerini de yine birlikte yazacağız. Bunu da son 18 yıldır olduğu gibi yine CHP'nin sorumsuz, vizyonsuz siyasetine rağmen başaracağız." diye konuştu.

"Enerjide de dışa bağımlı bir ülkenin siyasi bağımsızlığı tartışmalıdır"


Diplomasi, ekonomi, üretim ve sürdürebilir kalkınmada başarının temel şartının enerjide bağımlılığı en aza indirmek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Savunma sanayinde olduğu gibi enerjide de dışa bağımlı bir ülkenin siyasi bağımsızlığı tartışmalıdır. Enerjide dışa bağımlılık sadece cari denge açısından değil, aynı zamanda enerji güvenliği açısından da bir tehdit unsurudur. 'Güçlü enerji, bağımsız Türkiye' idealiyle 3 yıl önce Milli Enerji ve Maden Politikamızı hayata geçirdik. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerjinin enerji sepetimizdeki payını artıracak yatırımlara hız verdik. 2019 yılında elektriğimizin yüzde 62'sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettik. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz yüzde 26,3 iken, bu sayı 2019'da yüzde 48'e, bu yılın temmuz sonu itibariyle de yüzde 49,2'ye yükseldi. 2019 yılında güneş enerjisinden elde ettiğimiz elektrikle yaklaşık 4,1 milyon hanenin elektrik tüketimini karşıladık. 2002'de 12 bin 305 megavat olan yenilenebilir enerji kurulu gücümüz, 2020 Temmuz sonu itibariyle 46 bin 679 megavata çıktı. Daha önce termik santraller ve hidroelektrik santralleri Türkiye'nin baz yükünü karşılarken bugün rüzgardan, güneşten, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade ediyoruz."

Tek bir kaynağa bağımlı kalmadan farklı enerji kaynaklarını sisteme dahil ederek Türkiye'nin enerji üretim altyapısını zenginleştirdiklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin kurulu gücünün yarısının temiz enerji kaynaklarından oluştuğunu aktardı.

Güneş enerjisi kurulu gücünde Türkiye'nin dünyada onüçüncü, Avrupa'da yedinci sırada olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bugün güneşten elektrik üretimimiz toplam elektrik üretimimizin yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturuyor. Bu yıl ilk defa güneş ve rüzgar santrallerimizin toplam elektrik üretimimizdeki payı yüzde 10'un üzerinde gerçekleşti. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı ve madenlerimizi yerli üretim, yerli Ar-Ge ve yerli insan kaynağı şartıyla yatırıma açıyoruz." diye konuştu.

Enerji arz kaynaklarını çeşitlendirirken eş zamanlı olarak hidrokarbon arama faaliyetlerine de hız kazandırdıklarını aktaran Erdoğan, "Akdeniz'deki hak ve hukukumuzu korumaya yönelik attığımız adımlar, enerji dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak için hayati öneme sahiptir. Burada bir hakikati tekrar altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Özellikle 'Doğu Akdeniz’de ne işimiz var?' diye soran muhalefetin bu hususları iyi dinlemesini, iyi öğrenmesini istiyorum. Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar farklı cephelerde yürüttüğü mücadele, sadece bir hak mücadelesi değil, bir istikbal mücadelesidir. Vatanımızı savunmak bizim için ne kadar önemliyse bugün mavi vatanı savunmak da aynı derecede önemlidir." ifadelerini kullandı.

"Doğu Akdeniz'de ülkemize dayatılmaya çalışılan Sevr'e boyun eğmeyeceğiz"


"Bir asır önce nasıl millet olarak Sevr'i yırtıp atmışsak bugün de Doğu Akdeniz'de ülkemize dayatılmaya çalışılan Sevr'e boyun eğmeyeceğiz." diyen Erdoğan, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar farklı cephelerde yürüttüğü mücadele sadece hak mücadelesi değil, bir istikbal mücadelesidir." şeklinde konuştu.

Erdoğan,"(Doğu Akdeniz) Hiçbir sömürgeci güç, ülkemizi bu bölgede var olduğu tahmin edilen zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarından mahrum bırakamaz." ifadelerini kullandı.

"Cuma günü vereceğimiz müjde ile Türkiye'de yeni bir dönem açılacak"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü verecekleri müjde ile Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağını bildirdi.

Doğu Akdeniz'deki gerginliğe ilişkin konuşan Erdoğan, "Bir asır önce nasıl millet olarak Sevr'i yırtıp atmışsak bugün de Doğu Akdeniz'de ülkemize dayatılmaya çalışılan Sevr'e boyun eğmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Yüzde 100 haklı olduğumuz bu meselede şayet korsanlığa prim verirsek gelecek nesillerin yüzüne bakamayız. Evlatlarımıza kendi haklarını dahi savunmaktan aciz, öz güven ve cesaret yoksunu bir ülke teslim edemeyiz." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, siyasette, ekonomide, savunmada, enerjide ve daha birçok alanda geçmişte yapılan hataların bedelini ödemek zorunda kaldıklarını söyledi.

Erdoğan, CHP'nin tek partili dönemdeki dış politikasına ilişkin şunları kaydetti:

"Bıraktığı kötü mirasın ceremesini 83 milyon olarak halen biz çekiyoruz. Misakımilli sınırlarımıza sahip çıkılmaması ile adalar meselesinde ürkek davranılmasının ülkemize çok büyük maliyetleri olmuştur. Sadece uğrunda şehitler verdiğimiz toprakları kaybetmedik aynı zamanda güneyimizdeki zengin enerji kaynaklarının da dışında bırakıldık. Aynı şekilde Ege ve Akdeniz'de yüzleştiğimiz kronik sorunların temelinde bu dönemde yapılan yanlış hamleler bulunuyor.

Zamanın şartlarına sığınarak hataları örtmeye çalışmak kolaycılıktır. CHP'nin, anakaramızdan bir taş atımı mesafedeki adaların nasıl elimizden alındığını milletimize izah etmesi gerekiyor. CHP, bu kötü mirası ile hesaplaşmak yerine pişkince bizi eleştirmekte bizi suçlamakta, Rum ve Yunan tezlerinin savunuculuğunu yapmaktadır."

CHP'nin Türkiye'nin meselelerinde olduğu gibi Doğu Akdeniz'le ilgili de "kontrolü kaybettiğini" aktaran Erdoğan, "siyasi hırslarını ülkenin çıkarları önüne koyan bir partiden milli ve yerli tavır beklemenin gerçekleşmesi zor bir hayal olduğunu" vurguladı.

Erdoğan, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de attığı adımların günlük siyasete kurban edilemeyecek kadar stratejik öneme sahip olduğunu belirterek, "CHP'den yurt dışındaki dostlarına taşeronluk yapmak yerine en azından Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye eksenli hareket etmesini istiyoruz. CHP yönetiminden Rum ve Yunan tezlerine sözcülük yapmasını değil milli bir meselede milletin hissiyatına uygun davranmasını bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Kimsenin hakkına ve hukukuna el uzatmıyoruz"


Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin şunları kaydetti:

"Türkiye, Doğu Akdeniz'de hakkını sonuna kadar aramakta kararlıdır. Hiçbir sömürgeci güç hiçbir tehdit, ülkemizi bu bölgede var olduğu tahmin edilen zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarından mahrum bırakamaz. Biz hiç kimsenin hakkına ve hukukuna el uzatmıyoruz. Biz medeniyetler beşiği Akdeniz'de gerilim ve kavga da istemiyoruz. Biz sadece milletimizin hakkını Kıbrıs Türklerinin hukukunu savunuyoruz.

Şimdiye kadar karşılaştığımız onca çifte standarda rağmen uluslararası hukuktan, meşruiyetten taviz vermedik. Gerilim yerine müzakerenin, kavga yerine meselelerimizi konuşarak, anlaşarak çözmenin peşinde olduk. Bugün de aynı samimiyetle aynı hüsnüniyetle hareket ediyoruz. Muhataplarımızdan da gerilimi tırmandıracak değil düşürecek, diyalog yolunu açacak adımlar bekliyoruz. İnşallah kısa sürede bu meseleyi ülkemizin hak ve hukukunu temin edecek şekilde çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum."

"Bu müjdenin biz de hayalleri ve rüyası içerisindeyiz"


Cuma günü bir müjde vereceklerini belirten Erdoğan, "Şu anda bu müjdenin biz de hayalleri ve rüyası içerisindeyiz. Cuma günü inşallah bu müjdeyi tüm milletimize vermek suretiyle Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına da şimdiden inanıyorum. Tabii açıklarsam bu işin heyecanı, her şeyi kaybolur. Onun için açıklamamakta fayda var diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.