Başlangıç aşamasındaki girişimciler için 5 altın kural

BUBA Ventures Kurucu Ortağı Cem Ener, KOBİ Girişim Nisan sayısındaki "Başlangıç aşamasındaki girişimciler için altın kurallar" başlıklı yazısında henüz yolun başındaki girişimcilere yol haritası çiziyor.

16 Mayıs 2024 | 17:06

Cem Ener'e göre başarılı bir girişim için öncelikli 5 kural şöyle... 

1

0'I NASIL 1 YAPARIM?

Girişimci adaylarının çoğunun ‘analiz-paraliz’ problemi yaşadığını gözlemliyorum. Bu problemi şu şekilde açıklayabilirim: Girişimcilerin henüz yolun başındayken aşırı düzeyde analiz yapıp, detaylarda boğularak bir türlü gerçek anlamda harekete geçemediklerini, adeta paraliz durumunda kaldıklarını görüyorum. Bunun sonucunda da akıldaki iş fikrinin realize edilmeden, kalem/kağıt seviyesinde terk edildiğine sıklıkla şahit oluyorum. Henüz yolun başındaki girişimciler için en öncelikli tavsiyem “100’ü nasıl 1 milyon yaparım?” sorusu yerine “0’ı nasıl 1 yaparım?” sorusuna cevap aramalarıdır. Bunu bir numaralı altın kural olarak ilan ediyorum. Yazımın devamında ise dört farklı öneriye daha yer veriyorum…
2

SADECE İYİ BİLDİĞİN SULARDA YÜZ

Yüksek alan hakimiyeti finansal sermayeden daha önemlidir: İngilizce’de ‘domain’ olarak geçen, Türkçe’ye alan çevre şeklinde çevirebileceğimiz bu kavramın başlangıç noktasındaki girişimciler için önemi hayati seviyededir. Gözlemlediğim kadarıyla girişimci adaylarının büyük bir kısmı geçmişte hiçbir tecrübe edinmediği alanlarda projeler geliştiriyor. Sıklıkla denk geldiğim iş fikirlerine örnekler vermek gerekirse; restoranlarda cep telefonu veya tablet üzerinden sipariş verme uygulamaları, alıcıyı ve satıcıyı bir araya getiren dijital pazar yerleri, paylaşımlı kullanımı kolaylaştırmaya yönelik uygulamalar (özellikle yolcu ve kargo taşımacılığı alanlarında) çoğu girişimci adayının üzerinde çalıştığı projeler arasında yer almaktadır. Fakat, bu fikirler üzerinde çalışan girişimci ekiplerin kompozisyonu incelendiğinde, ne bir kişi hizmet sektöründe tecrübe edinip bir restoranın nasıl çalıştığını incelemiştir, ne de başka bir kişi daha önceden bir dot-com (dijital girişim) şirketi kurmuş ya da dot-com şirketinde çalışmıştır. Girişimci adaylarının çoğu alan uzmanlığından yoksun olarak çalışmalarına başlamakta ve derin sularda kendi başlarına yüzmeye çalışmaktadır. Akıntıya ters kürek çektikleri her gün kendileri için zaman maliyetine sebep olmaktadır ve girişimciler seyir esnasında aldıkları hatalı aksiyonlar neticesinde ellerindeki kısıtlı sermayeyi de hızlıca tüketmektedir. Sonuç olarak iki numaralı altın kural “sadece iyi bildiğin sularda yüz” olmalıdır.
3

GÜN 1'DE KARŞINDA DEVLETİ BULACAĞIN ALANLARDAN UZAK DUR

Devletin regülasyon gücünün yüksek olduğu veya monopol bir şirketin kontrolündeki alanlarda girişim projesi geliştirmek uzun ve zorlu bir süreci beraberinde getirecektir: Girişimcilerden dinlediğim projelerden örnekler vererek bu başlığı detaylandırmam gerekirse; toplu taşıma araçlarında ödemeyi kolaylaştıran sistemler, yolculuk paylaşım uygulamaları gibi projelerin yaratacağı görünmez maliyetler çok yüksek seviyededir. Normal projelerden farklı olarak ciddi bir “lobicilik maliyeti” doğuran bu projeler çok sayıda paydaşla ortak çalışma yapmayı ve koordinasyon sağlamayı, hatta gerektiği durumlarda girişim için özel kanun çıkarılmasını bile gerektiriyor olacaktır. Özel bir teşebbüsün yaşayabileceği zorlukları Martı ve TAG uygulaması ile örneklendirmek mümkün. Devletin regülasyonuna veya beklenmedik müdahalelerine tabi olabilecek alanlarda projelere başlamış girişimcilerin çoğunda bir türlü düzgün işlemeyen bürokrasinin sebep olduğu hayal kırıklığının ve hüsranın varlığını hissediyorum. Bu nedenle, kısıtlı kaynaklarla iş yapmak durumunda olan genç girişimcilerin devletle karşı karşıya gelmeyecekleri alanlara yatırım yapmalarını öneriyorum. Sonuç olarak üç numaralı altın kural “Gün 1’de karşında devleti bulacağın alanlardan uzak dur” olmalıdır.
4

KISA SÜREDE BÜYÜK BALIKLAR ARASINDA YÜZMEYE ÇALIŞMA

Yeni kurulmuş bir girişimin kısa süre sonra büyük kurumlarla iş yapmayı hedeflemesi çok gerçekçi değildir: Henüz sınırlı sayıda küçük ölçekli firmayla iş yapan hatta henüz hiç müşterisi bulunmayan bir girişimin bir anda büyük firmalara ürün ve hizmet satar hale gelmesi teorik olarak mümkün olsa bile pratikte pek mümkün değildir. Büyük şirketlerin tedarikçilerinde aradıkları özellikleri karşılamak için çeşitli hazırlıklar ve yatırımlar yapmak gerekir. Bazı sertifikasyonlar sağlanmalı, satış sonrası hizmet kalitesine dair güvenceler sunulmalıdır. Henüz bu ön çalışmaları yapmadan, büyük kurumların kapısını aralamaya çalışmak ve birilerinden referans istemek çok yersizdir. Türkiye’de büyük kurumlar tarafından yönetilen girişimcilik programlarındaki örnek olayları incelediğinizde start-up’ların heyecanla bu programlara başvurduğunu fakat programı yöneten kurumla işbirliği başlatma noktasına bir türlü gelemediğini görürsünüz. Bu zorlanmanın temel nedeni belirtmiş olduğum hazırlık ve yatırımların yapılmamış olmasıdır. Dolayısıyla, hazırlıksız bir şekilde süreçler başlatıp boşa kürek çekmek yerine, büyük kurumların beklentilerini iyi analiz etmeli, öncesinde küçük müşterilerden oluşan portföyünüzü daha da genişletmeli ve doğru bir zamanda sunum toplantılarını talep etmelisiniz. Unutmamalısınız ki, ülkemizde yüzünüze kapı bir defa kapandı mı, aynı kapıyı tekrar açmak çok daha zor oluyor… Sonuç olarak dört numaralı altın kural “Henüz küçük bir balıkken, kısa sürede büyük balıklar arasında yüzmeye çalışmayın” olmalıdır.
5

PAZARA GİRİŞİ SANCISIZ FİKİRLERE YOĞUNLAŞ

Çok hızlı bir şekilde gelir yaratabileceğiniz alanlara yönelmelisiniz. İngilizce ‘pre- revenue’ olarak nitelendirilen, Türkçe’ye ‘gelir öncesi’ olarak çevirebileceğimiz dönem ne kadar uzun olursa girişim henüz daha piyasaya çıkmadan özsermayeden eksilecek olan tutar da bir o kadar yüksek olacaktır. Böyle bir durumda, siz tam olarak gaza basıp gerçek anlamda iş yapmaya başlayacakken bir bakmışsınız ki, kasanız hazırlık sürecinde boşalmış, geriye iş yapmak için çok kısıtlı miktarda bir kaynak kalmış… Dolayısıyla, pazara girişi zaman alacak, çok uzun süre ön hazırlık gerektirecek fikirlere mesafeli durmalı, eğer bu koşullarda bir iş fikrinde ısrarcı iseniz de, ilk geliri yaratma noktasını olabildiğince yakınlaştırmak için yaratıcı önlemler geliştirmelisiniz. Sonuç olarak, beş numaralı altın kural “Kurulum süreci çok uzun olmayan pazara girişi sancısız fikirlere yoğunlaşmalısınız” olmalıdır.