Şirketlerin Kurumsallaşmasında Muhasebe ve Denetimin Rolü

27 Ekim 2022 | 22:00


Kurumsallaşma nedir? Kurumsallaşma, kurumsal yönetim ilkeleri nelerdir? Ve bu konuda muhasebenin rolü nedir? Ekonomist arşivinden Prof. Dr. Volkan Demir'in kaleminden bu sorularına yanıtlarına bakalım... Bu makalenin ardından kurumsal yönetim nedir konulu makaleye de bakabilirsiniz.

Prof. Dr. Volkan Demir
Galatasaray Üniversitesi İİBF,
İşletme Bölümü, Muhasebe-Finansman
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
vdemir@gsu.edu.tr

Şirketler, büyüklüğü ne olursa olsun kurumsallaşmak isterler. Kurumsallaşmayı başarabilen şirketlerde, süreklilik kurumsal yönetim ilkelerin uyum ile mümkün hale gelmektedir. Zaman zaman kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilklerine uyumun karıştırıldığını görmekteyiz. Genel olarak “muhasebe” olarak adlandıracağımız ama özelde “muhasebe ve denetim” olgularının kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumda en kilit rolü üstelendiğini söylemek mümkündür.

Bu ay ki yazımın amacı, muhasebe ve denetimin şirketlerin KURUM OLMALARI yolunda sağladığı katkıları inceleyip bu konuda farkındalık yaratmaktır.

KURUMSALLAŞMA NEDİR?


Kurumsallaşma kavramı, şirketlerde yapılan işlerin, operasyonlarının, süreçlerinin yazılı ve tanımlı hale getirilerek çalışanların sistemin önemli bir parçası olduğu bir yönetim-organizasyon yapısıdır.

Bu tanımdaki yazılı ve tanımlı ifadesi geçince birçok KOBİ kurumsallaşamaya gereksiz bürokrasi yaratmak olarak bakmaktadır. Ama durum öyle değildir. Şirketin kişilerden bağımsız olarak çalışabilmesidir. Bir işi yapan kişi işten ayrıldığında ya da başka bir bölüme geçtiğinde yerine gelen çalışan, tanımlanmış ve yazılı hale getirilmiş işi daha kolay yapabilmekte ve işin devamlılığı sağlanmaktadır.

Kurumsal şirketlerde, şirketin varlıkları tüzel kişiliğe aittir ve yöneticiler bu varlıkların yönetimi ve kullanılmasından paydaşlara karşı sorumludurlar. Hiç kuşkusuz şirketler kurumsallaşırken en fazla ihtiyaç duydukları konu ise yöneticilerin liderlik yapmalarıdır.

Şirketlerin kurumsallaşması yolunda muhasebe en kritik role sahiptir. Çünkü muhasebe şirketin tarihidir ve veri tabanıdır. Tüm süreçler muhasebededir. Muhasebenin kavram ve fonksiyon olarak içinde olmadığı kurumsallaşma, yeniden yapılanma, kurumsal kaynak planlaması gibi süreçler baştan başarısız olmuş demektir. Kurumsallaşmak isteyen şirketlerin öncelikle muhasebe sistemlerini yapısal olarak güçlü hale getirmeleri ve sonrasında da tüm iş süreçlerini denetimden geçirerek aksayan ya da aksayabilecek işleri yeniden planlamaları gerekmektedir.

KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNE UYUM


Kurumsal Yönetim; bir şirketin, hak sahipleri ve kamuoyunun menfaatlerine zarar vermeyecek şekilde mali kaynakları ve insan kaynaklarını kendine çekmesini, verimli çalışmasını ve bu sayede de hissedarları için uzun dönemde ekonomik fayda yaratacak istikrar sağlamasını mümkün kılan kanun, yönetmelik ve gönüllü özel sektör uygulamaları bileşimidir (Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği -TKYD).

Kurumsal yönetim; yönetim kurulu, pay sahipleri ile şirketin üst düzey yönetimi arasındaki ilişkileri düzenleyen bir sistemdir. Şirketlerin hissedarlarlar, kredi verenler, çalışanlar gibi her türlü iş ilişkisi içinde olduğu menfaat sahiplerinin haklarının korunması için güvence verilmesini ve etik değerlere uyulmasını sağlar.

KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ NELERDİR?


Adillik: Şirket yönetiminin tüm hissedarlara adil davranması, ortaklar dışındaki diğer menfaat sahiplerinin haklarını koruması ve çıkar çatışmalarını önlemesi.

Şeffaflık: Ticari sır niteliğindeki ve henüz kamuya açıklanmamış bilgiler hariç olmak üzere, şirket ile ilgili finansal ve finansal olmayan bilgilerin, zamanında, doğru, eksiksiz, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir ve kolay erişebilir bir şekilde kamuoyuna duyurulması.

Hesap verebilirlik: Yönetim kurulu üyelerinin üst düzey yöneticilerin performansını izlemesi ve tepe yöneticilerin pay sahiplerine karşı olan hesap verme yükümlülüğünü gözetmesi.

Sorumluluk: Şirket yönetiminin şirketin tüm faaliyetlerinin kanunlara, düzenlemelere ve şirket esas sözleşmesine uygun şekilde yürütülmesini ve denetlenmesi.

Kurumsal yönetim ilkeleri ülkemizde hem Türk Ticaret Kanunu hem de Sermaye Piyasası Kanunu’nun temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla küçük veya büyük tüm şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirmeci süreklilikleri için vazgeçilmez bir unsurdur.

Kurumsal yönetim ilkeleri incelendiğinde, bir şirketin “muhasebe ve denetim” olmadan kurumsal yönetim ilkelerine uyumda başarılı olamayacağı söylenebilir.

DENETİM NEDİR?


Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’na (“KGK”) göre denetim; Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasıdır.

KİMLER BAĞIMSIZ DENETİME TABİDİR?


• Bağımsız Denetime Tabi Olma Kriterlerini aşanlar

• 15 Milyon USD ve Üzeri Kredisi olan şirketler

• 100 Milyon TL ve Üstü Kredi Limiti olan şirketler

Denetimin Kurumsal Yönetim İlkelerine Uyumda Önemi ile ilgili Uluslararası Literatürden Seçmeler

Zaman zaman ortaya çıkan işletme skandalları, mevcut kurumsal yönetim ve bağımsız denetim kalitesiyle ilgili düzenlemeler hakkında ciddi şüphe uyandırmıştır (Kilgore, Radich, & Harrison, 2011: 254).

Bağımsız denetimdeki amaç bir bütün olarak finansal tabloların, hata veya hile kaynaklı önemli bir yanlışlık içerip içermediğine ilişkin makul güvence elde etmek ve böylece finansal tabloların tüm önemli yönleriyle geçerli finansal raporlama çerçevesine uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığına dair bir görüş bildirmektir (BDS 200 p. 11). Bağımsız denetçinin finansal tablolar hakkında görüş vermesindeki neden, finansal tablo kullanıcılarının sunulan bilgilere duyduğu güveni artırmaktır.

Yapılan denetimin kalitesi artıkça finansal tablolarda açıklanan finansal bilgilerin gerçekliği de artar. Kabul edilen görüşe göre üst yönetimden sorumlu olanlar şirket kazançlarını manipüle ederek kendi zenginliklerini artırma eğilimindedir.

“Vekalet problemi” olarak adlandırılan bu durumda (Jensen & Meckling, 1976: 5) üst yönetimden sorumlu olanların şirketin asıl durumu hakkında hissedarlar ve diğer paydaşlara göre daha fazla bilgiye sahip olması yöneticiler ile şirket ortakları arasında bilgi asimetrisine yol açar.

Bağımsız denetim, yöneticiler ve işletme dışındaki diğer paydaşlar arasındaki bu çıkar çatışmasını ve bilgi asimetrisini azaltarak finansal tabloların güvenilirliğini artırır. Denetim kalitesi artıkça şüpheli muhasebe uygulamalarının tespit edilme ve düzeltilme olasılığı da artar (Becker, Defond, & California, 1998: 6).

Denetim kalitesi hem kaynakların etkin şekilde dağılımına yardımcı olur hem de sermaye piyasasına güvence sağlar. (Kilgore et al., 2011: 254). Boubaker ve diğ. (2018) kaliteli denetimin finansal raporlama sürecinde gözetim işlevini artırarak ahlaki tehlike riskini (moral hazard) ve ters seçim (adverse selection) maliyetlerini azalttığına vurgu yapmıştır.

Cutillas Gomariz ve Sânchez Ballesta (2014)’ya göre denetim kalitesi Net Bugünkü Değer’i negatif olan projelere keyfi yatırımları engeller ve kaliteli denetim sayesinde işletmeler daha az kısa vadeli yükümlülüklerle daha etkin yatırımlar yapar. Başka bir deyişle, denetim kalitesi düşük işletmelerde borçların vadesi, üst yönetimden sorumlu olanların şirketi ele geçirme ihtimaline karşı bir uyarı işareti olarak düşünülebilir.

KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNİ KISACA MUHASEBE VE DENETİM BOYUTU İLE İNCELEMEK GEREKİRSE


Adillik: Pay sahiplerine ve menfaat sahiplerinin haklarının korunmasında muhasebe standartlarına uygun olarak hazırlanmış finansal tablolar çok önemlidir. Bu finansal tabloların bağımsız denetimden geçmesi ve denetçinin finansal tablolar ile ilgili görüş vermesi tüm paydaşlar için güven oluşturabilmektedir. Bunun sonucunda da kar dağıtımı ya da hisse alımı-satımı gibi konular pay sahipleri arasında konuşulabilir hale gelmektedir.

Şeffaflık: Şirketin finansal tablolarının ve faaliyet raporlarının gerçeğe uygun şekilde düzenlenmesi gereği en bariz şeffaflık örneğidir. Bu raporların paydaşlar tarafından incelenebilmesi gerekmektedir. Karşılaştırılabilir, anlaşılabilir, ihtiyaca uygun bilgi sağlayan finansal tablolar bağımsız denetimden geçmeden bir anlam ifade etmemektedirler.

Hesap Verebilirlik: Şirket yöneticilerinin performansı denenince birçok unsur olmasına rağmen, en çok dikkat çeken finansal performans göstergeleridir. Bu nedenle finansal tablolar önemlidir. Finansal performans konusunda yapılabilecek suistimallere karşı en önemli etken finansal tabloların denetimidir.

Sorumluluk: Büyük ölçekli şirketlerde bu fonksiyonu iç denetçiler, risk yöneticileri ya da uyum yöneticileri gerçekleştirmektedirler. Ancak KOBİ’lerde bu fonksiyon muhasebe sistemi ve veri tabanı üzerine inşa edilmiş etkin bir iç kontrol yapısından ibarettir.

SONUÇ


Kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum konusu disiplinlerarası bir konudur. İçerisinde yönetim-organizasyon, muhasebe-finansman-denetim, hukuk, örgütsel davranış ve bilgi sistemleri gibi konuları barındıran bir bütündür.

Bu konuları birbirinden ayırarak başarılı bir kurumsallaşma süreci gerçekleştirilememekte ve şirketin kurumsal yönetim ilkelerine uyumu söz konusu olmamaktadır. Muhasebe ve denetim ile bu işlevleri başarılı bir şekilde yerine getirebilen “Mali Müşavirler” işletmede kurumsallaşma ve kurumsal yönetime ilkelerine uyum konusunda değer yaratmaktadırlar.