0. Yönetici değil Çalışanını Önceliğe alan Lider olmak!
Her şeyden önce geldiğini düşündüğüm için yanlışlıkla değil bilerek bu maddeyi “0” numaralı madde olarak belirledim.
Bu dönem her türlü topluluğun en büyük ihtiyacı aklı selim ve rasyonel liderler! Tüm ekibine komut yağdıran veya onların duygu ve düşüncelerini bastıran bir yönetici yerine onları dinleyen, endişelerini anlayan ve yol gösteren rehber olmamız gereken bir dönemdeyiz.
İlk önceliğimiz çalışanlarımızın sağlığı, güvenliği ve zihinsel bütünlüğünü korumak olmalıdır. Hem toplum sağlığını ve ekonomisini korumak için onların zarar görmemesi hem de bu dönemden çıkabilmek ve çıkınca da ticarete hemen dönebilmek için onların bizimle olmasına ihtiyacımız var. Tabii ki her şeyden önce bir İnsan ve Vatandaş olarak da görevimiz!
Durumu Anlamak
1- Bilgi Yönetim Takımı Oluşturun!
Böyle durumlarda en büyük sıkıntımız her yerden (arkadaşlarımız, basın, sosyal medya, bloggerlar, danışmanlık şirketleri, devlet gibi..) akan bilgiyi toparlamak, doğrulamak ve sadeleştirmek. Çalışanlarımızla doğru bilgiyi paylaşmak da çok kritik. Diğer yandan bir çok yöneticimiz birbirinden farklı olası etki senaryoları üretiyor. Bunların içinde herkesin kaybolmaması için ilk işimiz Bilgi Yönetim Takımı (Intelligence Team) oluşturmak.
Tüm bilgiler Bilgi Yönetim Takımı tarafından toplanmalı, mükerrer bilgiler kaldırılmalı, kalan bilgiler doğrulanmalı ve doğrulanan bilgiler herkesin anlayabileceği dile çevrilmeli. Herkes ile belirli bir düzende (bu dönem için gerekirse günlük olmasını öneririm) paylaşılmalı. (bu sırada diğer bilgi kanallarından paylaşımlara izin verilmemeli). Sonradan da ulaşılabilir bir ortamdan (şirket içi dijital platformlar) paylaşılması iyi olur.
Eğer küçük bir ekibi olan bir yeni girişim veya KOBİ şirketi isek o zaman da sürekli güncellenecek bir Bilgi Defteri yaratabiliriz. Önerim; dijital ortam olan Google Drive, Evernote, Slack veya telefonunuzun Notes bölümü gibi uygulamalardan paylaşımlı bir bölüm yaratmanız.
2- Etkenleri listeleyin!
Bize ulaşan bilgilerden 2 grup liste yaratmalıyız. Kural olarak otorite (devlet, sektör birliği veya çalıştığımız iş ortağı) tarafından tanımlanan ve eğilim olarak (tüketici veya bireylerde gördüklerimiz) görülen değişimler. Kurallar net olabilir ama eğilimlerin kesin olup olmadığından emin olmalı ve ortaya atılan her bilgi ile hareket etmemeliyiz.
Bu listeyi 3 kategori altında toparlamak gerekli: çalışanlarımızı ve şirket içi çalışmamızı, tüketicimizi veya müşterimizi ve iş ortaklarımızı (tedarikçimiz veya dağıtım kanalımızı) etkileyenler. Bu kategorileri de kendi altlarında “Finansal durumumu (özellikle nakit akışını), şirket içi çalışmamızı ve iş yapış biçimimizi etkileyecek” olanlar olarak sorgulamak gerekli.
Bunu yaparken şirket bazlı değil şirket içinde var olan tüm farklı iş modellerimiz bazında değerlendirmemiz gerekli. Çünkü her iş modelinde hedef kitlemiz, iş ortaklarımız, bağlı olduğu regülasyonlar ve gelir modelimiz var. İş modelimiz doğrultusunda bu etkilerin pozitif mi negatif mi olduğunu da değerlendirmeliyiz.
Son olarak bu listeyi düzenli olarak gözden geçirmeliyiz. Çünkü bu eğilim veya kuralın bize ne ifade ettiği zaman geçtikçe, bilgilerimiz ve duruma hakimiyetimiz arttıkça değişecektir.
Buraya kadar aktardıklarımın anlaşılmasını kolaylaştırmak için aşağıdaki tabloyu hazırladım. Aynı zamanda mevcut etkenleri de başlangıç noktası olması için listeledim.
Dayanıklılık Planı Yapmak
Tüm olası etkileri değerlendirdikten sonra bu dönemden en az hasarla (hasarsız değil) çıkabilmek için 3 ana başlık altında bir dayanıklılık planı yapmalıyız: takımımızı koruma planı, finansal dayanabilme planı, işimizin direncinin sürmesi planı.
Aşağıda hazırladığım listeyi bir kontrol listesi olarak da kullanabilirsiniz:
A-Takımı Koruma Planı
Öncelikle takımımızın (ve ailesinin) sağlığını ve güvenliğini nasıl koruyacağımızı planlamalıyız.
Onları düzenli olarak genel durum, şirketimizin durumu ve planları hakkında bilgilendirmeliyiz. Onları duruma hakim olduğumuza ve süreci atlatacağımıza ikna etmek zorundayız. Ancak böylece bu süreçte onları yanımıza alabiliriz.
Evden çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlamaya destek olmalıyız. (KOBİ isek yatırım yapmamız şart değil, çalışanımızın bilmediği ücretsiz araçları tanıtabiliriz)
Bu dönemde motive kalması için günlük iş planları ile çalışma metoduna geçmeliyiz.
Kendini geliştirme fırsatı olarak değerlendirmesi için uzaktan kişisel gelişim eğitimlerine dahil etmeliyiz. (KOBİ iseniz ücretsiz eğitimlere ulaşmasını sağlayabilirsiniz)
Durumlar istemediğimiz gibi gelişirse kadromuzu nasıl küçülteceğimizi de şimdiden belirlemeliyiz. Bunun için çalışanlarımızı; işimiz için kritik olanlar, çok kritik olmasa da yerine yeni bir çalışan bulması zor olanlar, bu iki gruba girmese de eğitim süreci maliyetli pozisyonda olanlar olarak 3 temel gruba bölmeliyiz. Öncelikle bu 3 grubun dışında olanlardan başlayarak belirlediğimiz riskler gerçekleştikçe istihdamımızı küçültmeliyiz. Tabii ki ilk hedefimiz bu olmamalı.
B-Finansal Dayanabilme Planı:
1. Yıl sonuna kadar durumun eskiye dönmeyeceği varsayımı ile bir nakit akışı planı yapmalıyız!
2. İlk olarak müşterilerimiz ile görüşerek alacaklarımızı şüpheli düşebilecek alacaklar ve kesin olanlar olarak ikiye bölmeliyiz. Ve tahsilat zamanlamalarımızı revize etmeliyiz.
3. Diğer yandan satışımıza olacak etkileri müşteri segmenti ve ürün bazlı revize etmeliyiz. Mümkün olduğu kadar kötümser olmakta fayda var.
4. Satış planına göre üretim ve hammadde alım planımızı revize etmeliyiz.
5. Borçlarımızı ödemek zorunda olduklarımız (işimize kalıcı hasar verecek olanlar, işbirliği kaybettirebilecek olanlar gibi…) ve ileri döneme yapabileceklerimiz olarak iki gruba bölmeliyiz. Buna göre iş ortaklarımız ile iletişime geçmeli ve nakit akışını revize etmeliyiz.
6. Ödeyebilecek durumda olsak dahi sabit ödemelerimiz olan kişilerden (kira gibi) indirim isteyelim, en kötü öteleme (veya bir kısmını öteleme) isteyelim. Unutmayalımki bizim sağlıklı şekilde ticarete devam etmemiz onlar içinde kaçınılmaz. (Bu dönemde veya yakın gelecekte birilerini yerimize birilerini bulmaları pek mümkün değil)
7. Mevcut banka kredilerimiz varsa en uygun kredi ile yeniden yapılandırmalıyız.
8. Eğer kredimiz yoksa, ihtiyacımız olmasa dahi, iyi çalıştığımız bankamıza planlarımızı aktarıp kredi limiti başvurusu yapmalıyız. (Acil durumda başvuru için çok geç kalmış olabiliriz)
9. Mevcut iş planımızdaki işleri bugüne katkısı olanlar, normalizasyon sonrası hemen işe yarayacak olanlar ve orta vadede işe yarayacak olanlar olarak listelemeliyiz. Orta vade grubundan hemen vazgeçmeliyiz. İkinci gruba ise nakit akış gücümüze göre karar verebiliriz.
10. Devlet desteklerini yakınen takip etmeli ve yararlanmalıyız. https://www.dunya.com/ekonomi/iste-firmalarin-yararlanabilecegi-finans-desteklerinin-ayrintilari-haberi-466732
C- İşimizin Direncinin Sürdürme Planı:
1. Bu plandaki amacımız geri dönebilecek bir işimizin kalmasını sağlamak. Bunun için öncelikle müşterilerimiz ile iletişimimize devam etmek ve zorda olan müşterilerimize ve kritik müşterilerimize anlayışla yaklaşmak zorundayız.
2. İş ortaklarımızı yakından takip etmeliyiz. Müşterimize olan anlayışı onlara da göstermeliyiz ama riskli durumdaki iş ortaklarımız için alternatifler geliştirmeliyiz.
3. Mevcut eğilim doğrultusunda satış kanal çeşidimizi yenilemeliyiz. Dijital kanal olasılıklarını (kendi kanalımız, pazar yerleri veya diğer dijital kanallar) arttırmak için hemen aksiyona geçmeliyiz.
4. Halen açık olan ve açık kalacak fiziksel kanallardan (eczane, süpermarket, akaryakıt, dağıtım şirketleri gibi…) nasıl yararlanabiliriz plan yapmalıyız.
5. Az etkilenen ve düzelme eğilimini hızlı gösteren diğer ülkeler için ihracat için aksiyona geçmeliyiz.
Evet dayanıklılık için listemiz şimdilik bu kadar.
Tüm planlar için ortak özellik; herkes tarafından anlaşılır ve net bir plana (hedefi ve aksiyonu) sahip olmak, düzenli ve açık bir iletişim kurmaktır.
Tüm dayanıklılık planlarımızın temelinde olması gereken en kritik eylem “Güven Sağlamak” , en önemli yetkinlik “Empati Geliştirmek” ve en temel strateji ise “İşbirliklerini Korumak” olmalıdır.