Ek olarak Avrupa’da parasal genişleme, İngiltere’nin AB’den çıkma hamlesi, önemli gündem maddeleri. İçerde ise jeopolitik riskler, OHAL’in uzaması gibi faktörler, piyasalar üzerinde etkili oluyor. Bu ortamda dolar/TL 3,05 direncini zorlarken, borsa 78.000’lerde.
Ons/altın dolardaki yükselişle birlikte 1,300 desteğini aşağı yönlü kırarak 1,250 seviyesine yöneldi. Gösterge faiz, yukarı yönlü eğilim içinde bulunuyor. Volatilitenin arttığı böyle bir ortamda Bireysel Emeklilik fonlarında fon tercihleri ve fon değişimleri de büyük önem taşıyor. Çünkü bu değişiklikler, katılımcının getirisini doğrudan etkiliyor.
BES’te katılımcının birçok yatırım alternatifi var. Mevzuat gereği her şirket, katılımcılarına farklı risk ve getiri yapısına sahip en az üç farklı fon sunabiliyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
Uygulamada şirketten şirkete değişiklik göstermekle birlikte çoğu şirket 10’dan fazla fonu katılımcılarının tercihine sunuyor.
Peki, fonlarınızı nasıl seçeceksiniz fon değişiminde ne gibi kurallar var? Emeklilik fonları pazarındaki yatırım araçlarına göre dağılım nasıl?
FON DAĞILIMI NASIL?
Öncelikle Bireysel Emeklilik Sistemi’nde fon tercihlerine bir bakalım. 2013 yılı başında yüzde 25 devlet katkısının devreye girmesi sürecinde 20,3 milyar TL’lik bir fon büyüklüğü söz konusuydu. Burada fon tercihlerinde yüzde 57,9 payla kamu borçlanma araçları ilk sırada yer alıyordu.
Fon tercihlerinde hisse seneni oranı ise 16,1 seviyesindeydi. Devlet katkısı sürecinin devreye girmesiyle birlikte BES fonları pazarı büyük bir ivmelenme içine girdi. Sektörde 2013 başında 176 olan fon adedi, bugün gelinen noktada 253 tane. Yani şirketler, katılımcılara birçok alternatif sunuyor. BES fonların büyüklüğü ise yaklaşık 7 milyar TL’lik devlet katkısı dahil 58 milyar TL’yi geçmiş durumda.
Kamu borçlanma araçları bugün, toplam fon büyüklüğünün yüzde 35,1’ini oluşturuyor. Yani payı gerilemiş durumda. Yatırımcı karma&esnek fonları daha çok tercih eder hale geldi. Hisse senedi fonlarına ilgi düşerken, kıymetli madenler katılım fonları gibi ürünlerle faize duyarlı yatırımcının BES’e ilgi gösterdiğini görüyoruz.
UYGUN SEÇENEK
Son dönemde yaşanan dalgalanmaları dikkate alarak katılımcılar fon dağılımlarını yine isterlerse emeklilik şirketlerini değiştirebilirler. Şöyle ki, yılda altı kez fon dağılımı değiştirme hakkı bulunan katılımcılar, sahip oldukları fon paylarını diledikleri zaman fona iade ederek başka bir fonun paylarına yatırım yapabilirler. Şirket değiştirmek içinse katılımcıların en az iki yıl süreyle mevcut şirketlerinde kalmış olması gerekir.
Eğer katılımcının sözleşmesi önceden başka bir şirketten aktarılmış ise bu süre bir yıla düşer. Emeklilik sözleşmesinin başka bir şirkete aktarılması halinde katılımcının bireysel emeklilik ve devlet katkısı hesaplarındaki tüm birikimi yeni emeklilik şirketine aktarılır.
Katılımcılar, emeklilik şirketlerinin kurucusu olduğu veya satışını üstlendiği fonlar arasından, kendi risk ve getiri tercihlerine göre en uygununu seçerek birikimlerini değerlendirebilirler. Dilerlerse ödemelerini hisse senedi, altın ve diğer kıymetli madenler ya da kamu/özel sektör borçlanma araçları fonları gibi birden çok fona dağıtarak risklerini azaltabilirler.
SORUN YANITLAYALIM.
Devlet katkısı fonları hangi yatırım araçlarında değerlendiriliyor?
Emeklilik şirketleri, sadece devlet katkılarının yatırıma yönlendirilmesi amacıyla mevzuatta belirtilen portföy sınırlandırmalarına uygun bir BES fonu kurarlar. Şirketler, devlet katkısının yatırıma yönlendirilmesi için, faiz geliri içermeyen alternatif yatırım araçlarını tercih eden katılımcılar için de ayrı bir fon tanımlayabilir. Fonda yer alması gereken yatırım araçları ve oranları, Hazine Müsteşarlığı tarafından belirleniyor.
Caner Özhan
İş Portföy Kıdemli Portföy Yöneticisi
"Bu yılın üçüncü çeyreğine damgasına vuran temel makro iktisadi dinamik, global ölçekte gelişmiş ülke merkez bankalarının çok geniş para politikalarını sürdürmesi, neticede tahvil ve repo piyasalarına giderek hakim olmaya başlayan negatif veya sıfıra çok yakın faiz hadlerinin yeni normal haline gelmesi olmuştu.
Bu sürecin devamında, giderek gelişmiş ülkeler evreninin tekeline giren pozitif faizli yabancı para birimi cinsi borçlanma araçları azami şekilde fayda sağladı.
Türkiye Eurobondl'arı ise küresel piyasalardaki bu getiri arayışından, jeopolitik belirsizliklerden kaynaklanan risk algısı nedeniyle ve Moody's derecelendirme kuruluşunun yatırım yapılabilir seviyedeki notumuzu indirmesinden dolayı hak ettiği ölçüde yararlanamadı.
Ancak dördüncü çeyreğin başlaması ile birlikte özellikle gelişmiş ülke piyasalarında yeni bir söylem algı değişikliğine yavaş adımlarla da olsa yol vermeye başladı. Büyük ekonomilere ait merkez bankaları, giderek mevcut negatif ve sıfıra yakın faiz politikası ile parasal genişleme ortamının, gelir ve servet dağılımını bozucu etkiler üretirken, büyümeyi besleyecek tüketim ve yatırım harcamalarını tetikleyemediğine dair işaretler vermeye başladı.
İlaveten, merkez bankalarının büyümeyi destekleme yönündeki yüklerini kamunun maliye politikası ile paylaşması konusunda her siyasi coğrafyada görüşler ortaya sürülür oldu. Bu durum da küresel piyasalarda en düşük getirileri sunan sermaye piyasası araçlarının getirilerinin bir miktar yükselmesine neden oldu.
Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verileri de ABD ekonomisinde Aralık ayında FED'in faiz artırmasını engelleyecek bir durgunluk olmadığını gözler önüne serdi. Bu dinamikler neticesinde küresel tahvil rallisinin eski şekliyle devam etmesi giderek zorlaşıyor."