Yüzdesel olarak bakıldığında katılımcı sayısındaki yıllık artış yüzde 4,3 oldu. 2016’da sisteme yaklaşık 587 bin kişi katılmış ve 2015’e göre artış yüzde 9,7 olarak gerçekleşmişti.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
2017’de yeni katılımcı sayısındaki düşüşün en büyük nedeni, 2017 Ocak’ta başlayan Otomatik Katılım Sistemi (OKS) oldu.
45 yaş altında olan ve özel sektörde veya kamu sektöründe çalışan 3,4 milyon kişi OKS ile 2017’de sisteme dâhil oldu. OKS’nin uygulamaya geçmesiyle birlikte BES’in gönüllü katılıma dayalı olan uygulamasına ilgi azaldı.
BES’te 2017’nin özeti böyleyken, emeklilik fonlarının getirileri konusu da oldukça önem arz ediyor. Uzun vadeli birikimleri esas alan bir sistem olan BES’te, fon getirilerdeki başarılı performans dikkat çekiyor.
LUDENS İleri Finansal Hizmetler de emeklilik yatırım fonlarının net getirilerini tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile karşılaştıran bir analiz hazırladı. Analiz; Ocak 2004-Aralık 2017, 2007-2017, 2012-2017 ve 2016-2017 olmak üzere dört ayrı dönem baz alınarak oluşturuldu.
Uzun ve kısa vadeli getiriler incelenerek hazırlanan bu analizde dikkat çeken veriler şöyle:
- BES ’in başladığı tarih olan Ocak 2004 ile Aralık 2017 arasındaki dönemde, emeklilik fonlarının getirileri, ortalama olarak TÜFE’nin yaklaşık 180 puan üzerinde gerçekleşti. Son 10 yıllık dönemde emeklilik fonlarının ağırlıklı net getirisi; TÜFE’nin yaklaşık 50 puan, son beş yıllık dönemde ise TÜFE’nin yaklaşık 6 puan üzerinde geldi. 2017 yılında ise emeklilik fonlarının getirilerinin TÜFE’nin 3,5 puan üzerinde olduğu görülüyor.
- Ocak 2004-Aralık 2017 döneminde, TÜFE yüzde 214 oldu. Bu dönemde hisse senedi fonları kategorisi yüzde 570 oranında getiriyle ilk sırada yer aldı. Onu, yüzde 415 oranında getiriyle karma ve esnek fonlar izledi. Kamu dış borçlanma araçları fonları yüzde 388, borçlanma araçları fonları yüzde 380, kamu borçlanma araçları fonları ise yüzde 375 getiri elde etti.
- 2007-2017 arasındaki son 10 yıllık süreçte, TÜFE yüzde 125 olurken standart fon kategorisi hariç tüm diğer kategorilerin ağırlıklandırılmış net getirileri TÜFE’nin üzerinde gerçekleşti. 10 yıllık dönemde getiride birinciliği yüzde 322’lik getirisiyle kamu dış borçlanma araçları fonları aldı. Onu yüzde 195’lik getiriyle borçlanma araçları fonları, yüzde 171’lik getiriyle karma ve esnek fonlar takip etti. Standart fon kategorisinin getirisi ise yüzde 124 oldu.
- 2012-2017 yıllarını kapsayan son beş yıllık inceleme döneminde, TÜFE yüzde 54 olarak gerçekleşti. Böylece kamu borçlanma, katılım ve standart fonlar kategorileri hariç tüm diğer kategorilerin ağırlıklandırılmış net getirileri TÜFE’yi aştı. En yüksek getiri yüzde 109 ile yine kamu dış borçlanma araçları fonları kategorisinde sağlandı. Son beş yılda hisse senedi fonları yüzde 69, karma ve esnek fonlar yüzde 65 getiri elde etti.
- 2017 yılına gelindiğinde ise TÜFE’nin getirisi yüzde 12 oldu. Bu sonuçla; kamu borçlanma, standart, para piyasası ve katkı fonları kategorileri hariç tüm diğer kategorilerin ağırlıklandırılmış net getirileri TÜFE’yi geçti. En yüksek getiri yüzde 48 ile hisse senedi fonları kategorisinde elde edildi. Onu yüzde 18 getiriyle takip eden kategoriler; kamu dış borçlanma araçları fonları, karma ve esnek fonlar ile altın fonları oldu. 2017 yılında katılım fonlarının getirisi yüzde 14, borçlanma araçları fonlarının getirisi yüzde 11, katkı fonlarının getirisi yüzde 10, kamu borçlanma araçları fonlarının ve standart fonların getirisi yüzde 8 olarak gerçekleşti.
BARIŞ KESKİN, CFA
İŞ PORTFÖY SABİT GETİRİLİ PORTFÖY YÖNETİMİ MÜDÜR YARDIMCISI
"Geçen hafta küresel piyasalarda yoğun gündem vardı. ABD Merkez Bankası (FED) faizleri yüzde 0,25 artırırken 2018 için üç faiz artırım beklentisinin korunması gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik risk algısını destekledi. Ancak ABD Başkanı Trump'ın Çin'e yönelik açıkladığı gümrük vergileri, dünya piyasalarında risk algısının bozulmasına neden oldu.
Başta hisse senedi piyasaları olmak üzere riskli varlıklar değer kaybederken gelişmiş ülke tahvil faizleri düştü. Türkiye'de ise özellikle salı günkü 10 yıllık tahvil ihalesindeki kuvvetli talep ve talep/karşılama oranının beşin üzerinde gerçekleşmesinin ardından faizler sert düştü ve 10 yıllık tahvil faizi yüzde 12,50'nin altına geriledi.
Ancak sonrasında Türkiye de diğer GOÜ'lerle küresel risk iştahının düşmesinden negatif etkilenirken dolar/TL kurundaki sert yükseliş tahvil faizlerinin de sert yükselmesine neden oldu. 10 yıllık tahvil faizi yüzde 12,80'in, iki yıllık tahvil faizi yüzde 14'ün üzerine yükseldi. Bu hafta tahvil piyasasında dünya ticaretindeki gelişmeler ve küresel risk algısı belirleyici olacak."