Mevcut düzenlemeler çerçevesinde BES’e girecek katılımcıların fiil ehliyetine sahip bulunmasının zorunlu olduğuna dikkati çeken Şimşek, yapılacak çalışmayla bankacılık işlemlerinde olduğu gibi velileri veya vasileri aracılığıyla, fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini hedeflediklerini kaydetti.
23 MİLYON KİŞİ
Türkiye'de yaklaşık 23 milyonluk bir nüfus, 18 yaş altında. Sisteme giriş için 18 olan asgari yaş koşulunun kaldırılması, katılımcı tabanını ciddi anlamda genişletecek ve sistemin uzun vadede büyümesine katkı sağlayacak. 18 yaş altındakilerin BES'e katılabilmesinin önünü açacak yasal değişikliklerin, 2017 yılında devreye alınması planlanıyor.
Sektörde faaliyet gösteren şirketler olarak, 18 yaşından küçüklerin de BES’e katılabilmesini olumlu bulduklarını söyleyen Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, “Sisteme giriş yaşının düşürülerek 18 yaşın altındaki kişilerin de sisteme katılmasının mümkün hale gelmesi, anne babaların çocukları adına ayrıca tasarruf edebilmesini sağlayacak” diyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
“Sahiplendiğimiz ev hanımları ve genç müşteri segmentleri gibi, 18 yaş altının BES’e dahil olması halinde, yenilikçi ve özelleştirilmiş ürün ve hizmetlerle bu gruba yönelik de faaliyetlerimizi ara vermeden sürdüreceğiz” diyen Uğur Erkan, yapılacak mevzuat düzenlemesinin sektörün gelişimine katkı sağlayacağını anlatıyor.
OTOMATİK KATILIM
Yurtiçi tasarruf oranı henüz yüzde 15 seviyesinde bulunuyor. 18 yaş altı katılım çalışmalarının yanında 2017 başında devreye alınacak otomatik katılım, katılımcı tabanını bir anda hızlıca yaygınlaştıran ve büyüten bir yapı olduğundan oldukça önemli.
Hali hazırda nüfus hızla yaşlanıyor, ortalama yaşam süresi uzuyor ve gelir ihtiyacı olan yaşlı nüfus giderek artıyor.
BES’te otomatik katılımın hayata geçirilmesi ile birlikte, kişiler bir an evvel tasarruf etmeye başlayacak. Bununla birlikte ülke olarak mevcut iç kaynak ve tasarruflarımızı artırmanın, ihtiyacımız olan yatırımlarımızı finanse edebilmenin yolu da BES’ten geçiyor.
İlk etapta şirket katkısı olmadan devreye alınacak olmasına rağmen, otomatik katılımın dünyada örneği olmayan düzeyde güçlü bir devlet teşviki yapısıyla şekillendirildiğini söyleyen Uğur Erkan, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Devlet teşvikleriyle birlikte otomatik katılımın çalışanlar tarafından son derece cazip bulunacağına ve katılımcı devamlılığının çok yüksek olacağına inanıyoruz.
Önümüzdeki yıl uygulamanın başlamasından sonra sektör ihtiyaçları ve deneyimlere göre revizyon ve geliştirimlerin yapılmasının da söz konusu olabileceğini düşünüyoruz.”
SORUN YANITLAYALIM...
2017 yılında devreye girecek otomatik katılımda da ilave devlet teşvikleri olacak mı?
Öncelikle sistemde iki ayını tamamlayan tüm katılımcılara bir defaya mahsus bin TL ilave devlet katkısı sağlanacak. Mevcut sistemde de bulunan, ödenen katkı payları üzerinden verilen yüzde 25 devlet katkısı teşviki de otomatik katılım kapsamında yer alacak.
Bu avantajlara ilaveten, emeklilik hakkını kullanarak, birikimini en az 10 yıl boyunca, yıllık gelir sigortası kapsamında 1 düzenli gelir olarak almayı tercih edenlere birikiminin yüzde 5'i karşılığında ek devlet katkısı ödemesi yapılacak.
Örneğin, asgari ücretli bir çalışanın sisteme dahil olarak bir yıl boyunca katkı payı ödemesi halinde, hesabındaki birikim bu teşviklerle birlikte, getiri dahi eklenmeden, sadece bir yılın sonunda ödediği tutarın yaklaşık üç katı büyüklüğe ulaşacak.
NURİ OĞUZ AYHAN
İŞ PORTFÖY KIDEMLİ PORTFÖY YÖNETİCİSİ, CFA
"Dolar cinsi Eurobond'lar Amerikan seçimlerindeki sürpriz Donald Trump zaferi sonrası referans faizlerin artışıyla birlikte yüksek oranda değer kaybı yaşadı.
Dolar, Eurobond getiri eğrisi yukarı yönlü çıkarken en uzun vade dolar cinsi Eurobond'lar yaklaşık 50-65 baz puan arttı. Bu da yaklaşık yüzde 8-10 değer kaybına yol açtı.
Türkiye beş yıllık CDS'i de yaklaşık 20 baz puan yükseldi. Euro cinsi Eurobondlar'da da referans faiz oranlarının artışına paralel faiz artışı oldu. Vade yapılarının kısalığı fiyat düşüşünü sınırladı.
Trump'ın başkan seçimi sonrası ilk fiyatlamalar Amerika'nın genişlemeci mali politikaları devreye sokacağı yönünde.
Bu durum da faizleri yükseltiyor ve bununla birlikte ABD dolarını güçlendiriyor. Fiyatlamalar iç gelişmelerden ziyade dış gelişmelere bağlı oluşuyor."